KESK Genel Sekreteri Kasım BİRTEK’in Basın Açıklaması Metnidir
YSK’nın, bazı bağımsız adayların başvurularını veto etmesi ardından gelişen protestolara yönelik polisin müdahaleleri önceki gece “Demokratik Çözüm Çadırları” yapılan operasyonlarla doruk noktasına ulaşmış bulunuyor. Hemen hemen tüm illerdeki çadırlara yönelik olarak 27 Nisan gecesi saat 02.00 de eş zamanlı olarak düzenlenen “şafak operasyonu” ile çok sayıda kişi gözaltına alınmış bulunuyor.
Bilindiği gibi, YSK, Emek-Demokrasi-Özgürlük blokunun desteklediği 7 bağımsız adayın başvurularını daha önce veto etmişti. Veto kararına karşı toplumun geniş bir kesimi tarafından tepki gösterilmiş, kararın kamuoyunda hak ve özgürlüklerin kullanılmasını engelleyici, hukuki dayanaktan yoksun bir karar olduğu yönünde yaygın kanaat oluşmuştu. Bunun üzerine durum, YSK’nın yanlış kararına gerekçe gösterdiği , “eksik evrakların tamamlanması” sonucunda yeniden değerlendirilmiş ve daha önce verilen yanlış karardan kısmen dönülmüştü.
Ancak bu karardan “tatmin olmayan” AKP, bir kez daha Kürt sorununun çözümsüzlüğü üzerinden toplumsal gerilimi artırarak bir kutuplaşma yaratmak ve bundan nemalanmak istemektedir. Başbakan Erdoğan’ın "Kürt meselesi yoktur" söyleminden sonra yaşananlar bu doğrultudaki politikaların hayata geçirildiğini göstermektedir. Nitekim Başbakan Erdoğan, 2002 yılında da “düşünmezseniz böyle bir sorun yoktur” söyleminden sonra inkârcı politikaları devreye sokmuş, yeniden çatışmalı ortama dönülmüştü.
Anlaşılan AKP yeniden iktidara gelmek için ülkeyi uçurumun kenarına sürüklemekte sakınca görmüyor. AKP iktidarına, 12 Eylül Anayasasının ve seçim yasalarının, başta seçim barajı olmak üzere anti demokratik yönlerini sonuna kadar kullanması yetmiyor olacak ki, telafisi mümkün olmayacak baskıcı politikaları da devreye sokuyor.
AKP’nin 2023 vizyonunda Kürt sorunu olmayabilir, ancak, halklarımızın gündeminde demokratik ve barışçıl yollarla çözülmesi gereken Kürt sorunu vardır ve bu sorunun çözümü için kaybedecek bir günümüz bile yoktur.
Demokratik eylem ve etkinliklere yönelik güvenlik güçlerinin uyguladığı şiddeti kınıyoruz. Siyasal iktidar anti demokratik, baskıcı ve inkârcı politikaları terk etmelidir.
Halklarının demokrasi ve özgürlük taleplerine kulaklarını tıkayarak, baskı ve şiddetle bu talepleri bastırmaya çalışan Arap Ülkeleri liderlerine, ülkelerindeki demokratik hak ve özgürlüklerin genişletilmesini öneren başbakanın, bu önerilerinin gereğini öncelikle kendi ülkesinde gerçekleştirmesi gerektiğine inanıyoruz.