BASINA VE KAMUOYUNA
Yine karanlığın içinden geldiler, her zaman yaptıkları gibi…
Libya’ya karşı, 19 Mart akşam karanlığında, ABD, Fransa ve İngiltere’nin öncülüğündeki emperyalist ittifakın başlattığı “Şafak Yolculuğu Operasyonu” ağır bombardımanla sürüyor.
Televizyon ekranlarını saran görüntüler eşliğinde yapılan haber ve yorumlar, ister istemez yüz binlerce sivil kurban verilen “Irak’ı özgürleştirme” harekatını hatırlatıyor hepimize.
Ve gün ışıdığında ortaya çıktı “karanlığın suçu”
Sivil halkı Kaddafi’nin katliamından korumak için, askeri hedeflere yönelik başlatıldığı iddia edilen operasyon, benzerlerinde de defalarca tanık olduğumuz gibi, sivil halka zarar vermeye devam ediyor. Akşam karanlığında başlatılan saldırının sonuçları gündüz aydınlığında net olarak çıkıyor karşımıza.
Sadece dün akşamki saldırılarda, Kaddafi’nin doğduğu Sirte şehri hava alanı hedef alındı. Uzmanlar, Sirte hava alanın, sivil hava alanı olduğunu ve yerleşim yerleri ile iç içe olduğunu belirirken, sadece bu saldırıda ölen sivil sayısının yüzlerle ifade edileceğinden endişe ediliyor.
Kaldı ki bunlar sadece bize yansıtılanlar, yansıtanların da büyük bölümünün kimlerin kontrolünde olduğu da ayrıca tartışma götürmez bir gerçeklik. Bu tip müdahalelerin gerçek kayıplarının ortaya çıkması için uzun süre beklemek zorunda kalmayı deneyimleri ile öğrenenler olarak, müdahalenin katliam boyutlarına gelmemesini ümit ediyoruz.
Bir taşla birkaç kuş vurma planı
BM Güvelik Konseyinde yer alan emperyalist ülkelerin, “Sivillerin korunması, halkların özgürleştirilmesi” söylemi ardında yatan asıl hedef, Libya petrolleri ile Kuzey Afrika ülkelerindeki doğalgaz ve yeraltı madenleri açısından zengin stratejik noktaları kontrol etmektir.
Diğer bir hedef ise, son dönemde Arap-İslam dünyasında yaşanan halkların kendi kaderlerine sahip çıkmak için harekete geçtikleri sürece müdahil olabilmek için Libya’yı bir üs olarak kullanmaktır. Böylece bölgede totaliter baskıcı rejimlere karşı oluşacak halk hareketlerini yönlendirerek, kendi isteklerine karşı oluşabilecek yönelimleri engelleme fırsatını da yakalayacaklar.
Kısacası emperyalist güç odakları Libya’ya gerçekleştirdikleri ve meşruiyeti tartışılır bu müdahale ile bir taşla birkaç kuş vurmayı hedefliyor.
Türkiye’ye Biçilen Rol; ABD’nin Libya’daki Bekçiliği!
Türkiye hükümeti ise, müdahalenin içeriğine değil kim ya da kimler tarafından yapıldığı konusuna odaklanmış durumda gözüküyor.
Doğrudan müdahale edecek güçler içerisinde olmamayı tercih edeceği beklenen hükümetin, emperyalist saldırganlara lojistik destek verme gibi dolaylı, utangaç destek planları yapmaya başladığı anlaşılıyor.
Kimi haberlere göre, Türkiye’nin Libya’da ABD için “koruyucu güç/hami devlet olarak hizmet vereceği belirtilirken, daha birkaç gün önce Libya’ya yapılacak bir askeri müdahaleye ilişkin “Ne işi var NATO’nun orada, böyle saçmalık olur mu?” diyen Başbakan Erdoğan nezdinde AKP hükümetinin, ABD’nin bölgedeki jandarmalığına ikna edildiği anlaşılıyor.
KESK olarak soruyoruz!
* Eğer Libya’yı bombalamakta gerekçe sivil kayıplarını engellemek ise; Irak, Afganistan, Pakistan da her gün ABD’nin hayalet uçakları ile yüzlerce sivili katlederken BM neden bu katlima göz yumuyor?
* İsrail’in yıllardır Filistin halkına karşı yürüttüğü saldırgan politikaların neden önü kesilmiyor? İsrail’in 1967 ve 1973 savaşlarıyla işgal ettiği topraklardan çekilmesine dair sayısız BM kararı neden hayata geçirilmiyor?
*Daha iki ay önce Kaddafi’den, 250 bin dolar para ödülü ile beraber, “insan hakları ödülü” olarak madalya alan AKP Hükümetini başbakanı Tayip Erdoğan değil miydi?
“ Kılıçla her şey yapabilirsiniz, ancak ….”
Hiçbir emperyalist müdahalenin mazlum halkların lehine olduğu bugüne kadar görülmemiştir. Libya’ya kendilerinin bile inanmadığı bahaneler ileri sürerek müdahale eden, BM Güvenlik Konseyinin emperyalist ülke yönetimlerine ve AKP hükümetine, Ortadoğu’da ve Afrika’da dökülecek her damla kandan sorumlu olacaklarını hatırlatıyoruz.
Halklar üzerinde baskı kurarak, şiddet uygulayan ve kendine tabi kılan tüm yönetimler bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da, eninde sonunda tarihin çöplüğünde yerini alacaktır. Bugün Libya’ya müdahalenin başrolünü kimseye kaptırmak istemeyen Fransa’nın tarihi komutanlarından Napolyon, kendisine atfedilen, “kılıçla her şey yapabilirsiniz, ancak üzerine oturamazsınız” sözü ile bugünün emperyalistlerine sesleniyor gibi.
Daha fazla insan kanı akmaması ve bölgesel barışın tesisi için ;
Emperyalist güçlerin Libya’ya yönelik askeri saldırganlığı derhal durdurulmalıdır
Kaddafi kendi halkının demokrasi ve özgürlük taleplerine kulak vermelidir.
Türkiye’yi emperyalist politikaların parçası haline getiren AKP Hükümeti işbirlikçi politikalarına son vermelidir.
Bölgesel barışın ve halkların kardeşliğinin asıl mimarları olacak olan emek ve demokrasi güçlerini Libya Halkı ile dayanışamaya davet ediyoruz.
KESK MYK