Ankara, İstanbul ve İzmir’de bir araya gelen emek, meslek ve demokratik kitle örgütleri üyesi yüzlerce kişi, AKP’nin baskı politikalarını "Susmayacağız" diye protesto ederek, "Sözün bittiği yerdeyiz" dedi.
ANKARA
DİSK, KESK, TMMOB ve TTB öncülüğünde "AKP’nin baskı politikalarına karşı" yürüyüş düzenlendi. Kolej Meydanı’nda toplanan yüzlerce kişi, "Susmayacağız" pankartı açarak, Sakarya Meydanı’na yürüdü.
Yürüyüşte, "Baskılar bizi yıldıramaz", "Özgür basın özgür toplum", "Özgür basın susturulamaz", "Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz" sloganları atıldı. "Edî bese-Artık yeter" dövizlerinin de açıldığı yürüyüş Sakarya Meydanı’nda son bulurken, katılımcı kurumlar adına TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı açıklama yaptı.
"AKP, sermaye yanlısı politikalarına dayalı saldırıları ile birlikte gündelik hayatın muhafazakârlaşması temelindeki baskılarını arttırarak sürdürüyor" diyen Soğancı, tutuklanan gazeteciler, protestolarda uygulanan polis şiddeti, emekçilerin haklarının gasp edilmesi, Kürt ve muhalif siyasetçilere uygulanan baskı ve tutuklamalardan dikkat çekerek, şunları söyledi: "İnsanların kendini savunma hakkının dahi elinden alındığı, daha yargılama gerçekleşmeden medya kanallarında suçlu ilan edildiği, sınır tanımaz bir hukuksuzluğun hüküm sürdüğü, adeta kimsenin nefes alamadığı, yeni bir otoriter yönetin oluşturulduğu bir sürece giriyoruz. Sisteme muhalif olan ve halktan yana yayın yapan devrimci, yurtsever ve sosyalist basın helikopterli baskınlarla, cezalarla susturulmaya çalışılırken, şimdi de AKP’nin düzenini ve cemaati eliştiren gazeteciler, ‘terörist’ ilan edilerek, gözaltına alınmaktadır. "
‘Sözün bittiği yerdeyiz’
On binlerce Alevi yurttaşının bir araya gelip, seslendirdiği "eşit yurttaşlık" taleplerine kulaklarını tıkayan AKP’nin, Alevisiz "Alevi Çalıştayları" Aleviliği kendi fikri sınırlarının içerisine çekmeye çalıştığını ifade eden Soğancı, "Kürt sorununda ‘demokratik açılım’ bir tasfiye operasyonuna dönüştürülerek yeni çatışma ve savaş zeminini ortaya çıkardı. Barışçıl ve demokratik çözüm için oluşturulan umudun, milliyetçi histeriyle boğulması bir arada yaşam zeminlerini tahrip etmektedir" dedi. "Sözün bittiği yerdeyiz" diyen Soğancı, halka şu çağrıyı yaptı: "AKP’nin ülkemizi nasıl bir karanlığa doğru sürüklediği alenen ortadadır. Aydınlık bir gelecek, eşit, özgür, bağımsız ve demokratik Türkiye için bu baskıcı-karanlık düzene karşı direnmekten başka bir çare, başka bir umut yoktur."
21 Mart’ta Newroz’u kutlayacakları selamladıklarını söyleyen Soğancı, yarın Ankara’da yapılacak olan gazetecilerin eylemine katılım çağrısında bulundu.
İSTANBUL
AKP’nin öğrencilere müdahale, gazetecileri cezaevine gönderen ve Kürt sorununda çözümsüzlük politikaları ile Başbakan Erdoğan’ın nükleer santral yapımına ilişkin tutumunu protesto etmek için DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’liler Taksim Meydanı’nda basın açıklaması yaptı. Açıklamada "Başbakan derki; nükleer santral riski= tüp gaz riski" ve "Susmayacağız" pankartları açılırken "Susmanın değil ses çıkarmanın zamanı", "Adalet istiyoruz susmayacağız" ve " Barış istiyoruz susmayacağız" dövizleri taşınarak, "Baskılar bizi yıldıramaz", "Susma sustukça sıra sana gelecek" sloganları atıldı.
Açıklamada konuşan KESK Genel Başkanı Döndü Taka Çınar, referandum ile "İleri demokrasi"ye geçileceğini söyleyen AKP’nin baskıcı-otoriter rejim inşa ettiğini söyledi. Çınar, "Yargıya yönelik müdahalelerle ‘AKP’nin yargısı’ oluşturularak ‘hukukun üstünlüğü’ yerine sınırsız bir hukuksuzluğun hüküm sürdüğü polis devleti yönetmeleri devreye sokuldu. AKP emekçilere yönelik ‘Torba Yasa’ saldırısı ile emperyalist sömürü politikalarının yarattığı işsizlik ve güvencesizliği yaygınlaştırdı. ‘Torba Yasa’ya karşı çıkan emekçileri ise polis barikatı, cop ve gazla durdurmaya çalışıldı" dedi.
DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün ise hükümetin Kürt sorununda çözüm yerine imha politikası güttüğünü belirtti. Görgün, "Kürt Sorunu, inanç ve düşünce özgürlükleri alanındaki tüm hassas sorunları, gündelik çıkarları uğruna tüketiyorlar. Tipik bir tek adam devletinde, her şey Başbakan’a ve yakın çevresine göre biçimlenmeye başladı. Son Anayasa değişikliği ile artık, hâkimlerin, savcıların da akıbeti, Başbakana kaldı. Demokrasinin temel ilkesi olan kuvvetler ayrılığı, halkın özgür iradesi, hukukun üstünlüğü gibi tüm kavramların içi boşaltıldı. AKP artık seçimle gelip seçimle gidecek bir hükmet olmaktan uzaklaşıp devletleşti" diye konuştu. Eylem hükümet karşıtı sloganlarla son buldu.
İZMİR
KESK, DİSK, TMMOB ve TTB İzmir bileşenleri, AKP’nin emekçilere, gençlere, gazetecilere yönelik baskı ve sindirme politikalarına karşı eski Sümerbank önünde ortak basın açıklaması yaptı. Konak YKM binası önünde bir araya gelen yaklaşık 200 kişi, "Karanlığa, baskılara ve zulme karşı susmayacağız" yazılı siyah pankartını açarak, "Susmayacağız, direneceğiz", "Zulme karşı direneceğiz" dövizlerini taşıdı. Sık sık, "Baskılar bizi yıldıramaz", "Faşizme karşı omuz omuza", "AKP’ye teslim olmayacağız" sloganlarını atan grup, yürüyüş boyunca ıslık ve alkışlarla baskıları protesto etti. Grup adına basın açıklamasını yapan TMMOB İzmir İKK Sekreteri Ferdan Çiftçi, sisteme muhalif olan ve halktan yana yayın yapan devrimci, yurtsever ve sosyalist basını, helikopterli baskınlar ve cezalarla susturmaya çalıştığını belirterek, şimdi de AKP’nin düzenini ve cemaatini eleştiren gazetecilerin "Terörist" ilan edilerek gözaltına alındığını söyledi. Çiftçi, AKP’ye karşı olan herkesi, "Ergenekoncu" ilan edildiğini kaydederek, "Aslında gerçek ‘Ergenekon’u aklamaya, ilgisi olmayanları da itibarsızlaştırmaya çalışan bu yaklaşım artık ifade ve düşünce özgürlüğünü hedef almaktadır" dedi.
Siyasi tutsakların bulunduğu tüm cezaevlerinde tecridi en katı bir şekilde AKP iktidarının uyguladığını belirten Çiftçi, hasta tutuklu ve hükümlülerin tedavilerinin engellenerek ve ölümlerine seyirci kalınarak intikam aldığını kaydetti. Çiftçi, Kürt sorununda "demokratik açılım"ın bir tasfiye operasyonuna dönüştüğünü ve yeni çatışma ve savaş zeminini ortaya çıkardığını dile getirerek, barışçıl ve demokratik çözüm için oluşturulan umudun milliyetçi hislerle boğulmasının bir arada yaşam zeminini tahrip ettiğini belirtti. Çiftçi, AKP’nin karanlığına ve sömürü düzenine karşı eşitlik ve özgürlük için yürüyeceklerini ifade ederek, şöyle devam etti: "Bu yürüyüş sesimizi birleştirmeye, çok ses tek yürek direnmeye bir çağrıdır. Sağlık emekçilerinin özelleştirmelere ve güvencesizliğe karşı sesiyle, 21 Mart’ta halkların barış ve kardeşlik bayramında yükselecek sesini 1 Mayıs’ta alanlara taşımak için yürüyoruz."
KAYNAK:Diha