Türkiyeli kadınların, "Kimliğimin, bedenimin ve emeğimin sömürülmesine karşı mücadele ediyor, barış için yürüyorum" sloganıyla Hakkari’den başlattığı yürüyüş, Van’da meşaleli yürüyüşle devam etti.
Türkiyeli kadınların Hakkari’den, "Kimliğimin, bedenimin ve emeğimin sömürülmesine karşı mücadele ediyor, barış için yürüyorum" sloganıyla başlattığı yürüyüşün ikinci durağı olan Van’da, kadınlar meşaleler yakarak yürüdü. Beyaz ve üzerinde, "Tecavüze, savaşa karşı yürüyoruz", "Tutsaklara özgürlük için yürüyoruz", "Şiddetin son bulması için yürüyoruz" yazılı önlükler giyen kadınlar, eski Belediye Garajı önünde, "Kimliğimin, bedenimin ve emeğimin sömürülmesine karşı mücadele ediyor, barış için yürüyorum" ve "Emeğime, bedenime, kimliğime dokunma" pankartları ile "Kadın cinayetine son", "Jin jiyan azadi", "Savaş değil barış istiyoruz", "Şiddete son" yazılarının bulunduğu dövizleri taşıdı. Kadınlar, "Savaşa hayır barış hemen şimdi", "Bijî biratiya gelan", "Üretimde eşitlik yasalarda eşitlik", "Kimsenin namusu olmayacağız", "Özgür kadın özgür toplum", "Tecavüzcü devlet hesap verecek" diye sloganlar atarak Mavi Plaza önüne kadar yürüdü. Burada meşaleler yakarak onları bekleyen Vanlı kadınlarla bir araya gelen kadınlar, caddeden yürümek isteyince polisler tarafından durduruldu. Polislerin pankartları çekiştirerek kadınları kaldırıma çıkarmaya çalışmasına tepki gösteren kadınlar, polislerin uzaklaşmasını istedi. Bunun üzerine yaşanan kısa süreli tartışmanın ardından kadınlar, Dörtyol’da yola çıkarak yürüyüşlerini sürdürdü. Feqiyê Teyran Parkı’na gelen kadınlar burada açıklama yaptı.
’30 yıllık savaşın en büyük mağdurları kadınlar’
Kadınlar adına açıklama yapan İHD Ankara Şube Başkanı Gökçe Otlu, Hakkari’den başlattıkları yürüyüşlerinin ikinci durağı olan Van’da, Vanlı kadınlarla buluştuklarını belirterek, Vanlı kadınların şiddeti kimliğinde hissettiğini, dillerinin, kimliklerinin, şiirlerinin, türkülerinin yasaklandığını söyledi. Vanlı kadınların tüm bu yasaklanan değerlerini sahiplenmek için Van’da bulunduklarını ifade eden Otlu, "Bizleri ötekileştiren, ırkçı, şovenist, yasakçı AKP hükümeti, Kürtçeyi tanımak ve Kürtçe konuştuğu için psikolojik, fiziksel, cinsel şiddete uğrayan biz kadınlara hesap vermek zorundadır" dedi. Otlu, yaklaşık 30 yıldır Türkiye’de bir savaşın yaşandığını ve bu savaşın en büyük mağdurunun ise kadınlar olduğunu vurguladı.
Türkiyeli kadınlar, "Kimliğimin, bedenimin ve emeğimin sömürülmesine karşı mücadele ediyor, barış için yürüyorum" sloganıyla Hakkari’den yürüyüş startı verdi. KESK Kadın Sekreteri Songül Morsümbül, Hakkari’yi "Savaşın ve militarizmin, ötekilerin, isyanın, direnişin, barışın dilini yazan kadınların başkenti olarak niteleyerek, "Çünkü burası Hakkari. İşte bu nedenle biz kadınlar savaşa şiddete, kadın cinayetlerine, tecavüzlerine, ölümlerine, emeğinizin değersizleştirilmesine ve sömürülmesine, kimliksizleştirilmeye, susturulmaya hayır demek için bugün buradayız" dedi.
Türkiyeli kadınlar, "Kimliğimin, bedenimin ve emeğimin sömürülmesine karşı mücadele ediyor, barış için yürüyorum" pankartıyla Hakkari’de yürüyüş gerçekleştirdi. Sabah saatlerinde Van’dan Hakkari’ye doğru yola çıkan kadınlar ilk olarak Başkale Belediyesi’ni ziyaret etti. Ardından yollarına devam eden kadınlar, Hakkari’nin girişinde bulunan Depin Arama Noktası’nda durduruldu. Burada kimlik ve araç kontrolleri yapılan kadınların çantalarına bakmak isteyen güvenlik görevlilerine kadınlar tepki gösterdi. Bunun üzerine kısa süreli bir gerginlik yaşandı. Ardından güvenlik güçleri sadece pankart ve sloganların yazılı olduğu lolipopları kontrol ettikten sonra kadınların geçişine izin verdi. Yarım saatlik bekleyişin ardından kadınlar tekrar araçlarına binerek Hakkari Devlet Hastanesi’nin önünde indi. Burada Hakkarili kadınlar tarafından karşılanan 33 kişilik kadın heyeti, "Tecavüze, savaşa karşı yürüyüruz", "Tutsaklara özgürlük için yürüyoruz", "Şiddetin son bulması için yürüyoruz" yazılı beyaz önlükler giydi.
Daha sonra "Emeğime, bedenime, kimliğime dokunma" pankartı ile "Kadın cinayetine son", "Jin jiyan azadi", "Savaş değil barış istiyoruz", "Şiddete son" yazılarının bulunduğu lolipoplar taşıyan kadınlar, "Savaşa hayır barış hemen şimdi", "Bijî biratiya gelan", "Üretimde eşitlik yasalarda eşitlik", "Kimsenin namusu olmayacağız", "Özgür kadın özgür toplum", "Tecavüzcü devlet hesap verecek" sloganları eşliğinde Hakkari Belediyesi önüne kadar yürüyüş gerçekleştirdi.
‘Savaşın, isyanın, direnişin, barışın dilini yazan kadınların başkenti Hakkari’deyiz’
Burada açıklamayı okuyan KESK Kadın Sekreteri Songül Morsümbül, Hakkari’yi "Savaşın ve militarizmin, ötekilerin, isyanın, direnişin, barışın dilini yazan kadınların başkenti olarak niteleyerek, "Çünkü burası Hakkari. İşte bu nedenle biz kadınlar savaşa şiddete, kadın cinayetlerine, tecavüzlerine, ölümlerine, emeğinizin değersizleştirilmesine ve sömürülmesine, kimliksizleştirilmeye, susturulmaya hayır demek için bugün buradayız. Çünkü bizler bu yola baş koyduk. Çünkü bizler bu erkek egemen sistemden, savaştan ve militarizmden en çok zarar görenleriz. Bizler Kürt kadınlarıyız, Arap kadınları, Çerkez kadınları, Türk kadınlarıyız. Bizler anayız, değer ve emek üretenleriz, kardeşliğin ve barışın savunucusuyuz. Bizler haksızlığa boyun eğmeyenleriz, emeğine, bedenine, diline, kimliğine, toprağına sahip çıkanlarız" dedi.
‘AKP iktidarı ile her geçen gün artan şiddetin mağduruyuz’
Kadınların AKP iktidarı ile her geçen gün artan şiddetin mağduru olduklarının altını çizen Morsümbül, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu şiddeti bedenimizde görüyoruz. Tecavüz ediliyoruz, dayak yiyoruz, namus adına katlediliyoruz, intihara zorlanıyoruz, elimizde patlayan savaş bombalarıyla, çatışma alanlarındaki kurşunlarla can veriyoruz. Bunu yapan eşimiz, erkek kardeşimiz, babamız. Bunu yapan erkek egemen sistem. Bunu yapan savaş yanlısı devlet, bunu yapan toplumdaki ataerkil zihniyet, militarist politikaların son mirasçısı AKP hükümeti. Bu şiddeti kimliğimizde görüyoruz. Anadilimize yasaklar konuluyor. Kürtçe düşünüyoruz ama Türkçe konuşuyoruz. Susturuluyoruz, ötekileştiriliyoruz. Kimliğimize sahip çıktığımız için fiziksel, psikolojik, ekonomik şiddete maruz kalıyoruz. Bunu yapan ırkçı şovenist yasakçı zihniyetin temsilcisi AKP hükümeti. Bu şiddeti emeğimizde görüyoruz. İşten çıkarılıyoruz, yoksullaştırılıyoruz, erkeklerden daha az ücret alıyor en zor koşullarda sigortasız çalıştırılıyoruz, sömürülüyoruz, eve kapatılıyoruz. En az üç çocuk doğurmaya zorlanıyoruz. Bunu yapan yine değişmiyor sevgili kadınlar. Bu şiddet neo-liberal politikaların, özelleştirmelerin başaktörü, sağlık ocaklarını kapatarak paran kadar yaşa diyen AKP hükümeti."
‘Ortak şiddeti paylaştığımız için buradayız’
Yaklaşık 30 yıldır devam eden savaşla birlikte yükselen milliyetçiliğin hiç kimseye yarar sağlayamadığını ifade eden Morsümbül, "Bizler yüreği barıştan emekten eşit özgür ve demokraik bir Türkiye’den, dünyadan atan kadınlarız. Bizler biliyoruz ki bu savaş sürdükçe biz kadınlara yönelik her türlü şiddet artarak devam edecek. Savaşın en çok mağduru olan biz kadınlar, bu militarist politikaların bizlere göç, tecavüz, şiddet, çatışma ortamlarında insanlık dışı uygulamalar ve ölüm getirdiğini yıllar boyunca yaşayarak öğrendik. Savaş demek biz kadınlara az bütçe daha az sığınak, daha az sağlık ve eğitim hizmeti, daha az ücret daha az özgürlük demek. Bu nedenle biz kadınlar silahların susmasını sağlayabilecek ve barış sürecinin en önemli adımı sayılabilecek bu eylemsizlik sürecini desteklediğimiz için bugün buradayız. Biz kadınlar ülkenin batısında, güneyinde, kuzeyinde yaşayan kadınlarla ortak şiddeti paylaştığımız için bugün buradayız. Biz kadınlar ancak birleştiğimiz ve örgütlü olduğumuz sürece barış talebimizin duyulacağını bildiğimiz için bugün buradayız. 25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nü mücadele sürecine dönüştürmek için buradayız. Yolumuz uzun sevgili kadınlar. Bugün buradayız Hakkari’de, Van’dayız, yarın Bitlis’te, Siirt’te Batman’dayız. 11 Kasım’da Diyarbakır, Urfa, Adıyaman’dayız. 12 Kasım’da Ankara’dayız" diye konuştu.
Açıklama sonrası kadınlar KESK Hakkari Şubeler Platformunu ziyaret etti. Ardından Gençlik Köprüsü’nü ziyaret edecek olan kadınlar daha sonra Van’a doğru yola çıkacak.