Genel Başkanımız Sami EVREN, anadilde eğitime ilişkin yaptığı basın açıklamasında temel hak ve özgürlüklere dikkat çekti.
"12 Eylül’de referanduma sunulan anayasa değişikliği paketi sürecinde Sayın Başbakan’dan sık sık demokratik standartların yükseleceğini, 12 Eylül anayasasındaki insan hakları kısıtlamalarının kaldırılacağını duyduk, dinledik. Yine referandumdan hemen sonra yapılan açıklamalarda da artık yeni bir anayasanın zamanın geldiği belirtilerek hazırlıklara başlandığı açıklandı. Kaldı ki, her yönüyle teşhir olan 12 Eylül Anayasasının toplumsal uzlaşmanın önünde engel olduğu konusunda toplumsal mutabakat sağlanmıştır.
Ancak daha aradan bir hafta bile geçmeden Sayın Başbakan’ın demokratik talepler konusundaki tehditkâr tutumu ilerisine yönelik samimiyetine kuşku düşürmektedir. Öyle ki, en temel insan haklarından olan anadilde eğitime ilişkin gelişen talep ve demokratik eylem karşısında “bu bir anayasal suçtur” diyerek 12 Eylül anayasasına sığınması ve referans alması ciddi bir çelişkidir. Önemli olan anadilde eğitimin evrensel ve demokratik bir hak olmasıdır. Esas alınması gereken tek gerçek budur. Bu hakkın siyasal kaygılarla ve salt bir siyasal talep olarak ele alınması ve sunulması doğru değildir. Talepler değişik demokratik yol ve yöntemlerle dile getirilebilir, kamuoyunun dikkatine sunulabilir. Beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz, ancak bu tür eylem ve etkinlikleri bir çırpıda “suç” olarak göstermek demokratik bir yaklaşım değildir. Yapılacak yeni anayasanın da niteliği hakkında şimdiden soru işaretleri yaratmaktadır. Eğer Hükümet anadilde eğitim talebini karşılamayacaksa, farklı kimlik ve kültürlerle uzlaşmayı nasıl sağlayacak diye sormak gerekiyor.
Başbakan demokratik bir talebi çocuk istismarı olarak değerlendiriyor! Oysa en büyük çocuk istismarı BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin azınlık ve yerli halklardan çocukların kültürel ve dil haklarına ilişkin 17., 29. ve 30. maddelerine, Birleşmiş Milletler İkiz Sözleşmelerinden Ekonomik, Toplumsal ve Kültürel Haklar Sözleşmesine Türkiye’nin koyduğu çekincelerdir. Türkiye’nin bu ayıptan kurtulma zamanı çoktan gelmiş olmasına rağmen, mevcut anayasanın 42. maddesine sığınmak sorunların giderek içinden çıkılmaz hale gelmesinden başka bir anlam taşımamaktadır. Çağdaş demokrasilerde asimilasyon bir insanlık suçudur ve hiçbir şekilde savunulamaz.
Anadilde eğitim çocuğun kimliğinin ve kişiliğinin gelişmesinde en önemli etkenlerdendir. Pedagojik olarak da bilimselliği kanıtlanmıştır. Her tür siyasal polemik ve kaygıların ötesinde ele alınmak ve bu hakkın yaşam bulacağı düzenlemeleri yapmak gerekmektedir."