Konfederasyonumuza bağlı sendikalarımız, tüm illerde alanlara çıkarak kamu emekçilerine 2010 yılı ikinci yarısı için yapılan maaş artışları ve enflasyon farkını protesto ederek Hükümeti toplu sözleşme masasına davet ettiler.
Basın açıklaması metni: "Ekonominin iyiye gittiği, krizden çıkmakta olduğumuz, işsizliğin düşüş eğilimine girdiği gibi pembe tabloların çizildiği, gerçek ile yalanın birbirine karıştırılmak istendiği günlerden geçiyoruz. Oysa sadece Temmuz ayı itibariyle kamu emekçilerine reva görülen 1.06’lık enflasyon farkının günlük yaşamdaki karşılığına baktığımızda dahi, varsa bir iyileşmenin, bunun emekçiler lehine olmadığını görürüz.
1.06’lık fark 13,3 TL ile 49,5 TL arasında değişen oranlara denk gelmektedir. 49.5 lira ise Başbakan müsteşarının maaşına yansıyacak orandır. İki milyon kamu emekçisinin maaşına yansıyacak ortalama oran ise 15-20 lira dolayındadır. Yani günlük harcamalarımız her gün artarken, bu fark ile günlük maaşlarımızda 1 TL’lik artış bile olmayacak. Oysa sadece toplu taşıma ücretlerine baktığımızda; İstanbul’da 1,5 TL, Ankara’da 1.85 TL, Adana’da 1.40 TL, İzmir’de 1.55 TL, Diyarbakır’da 1.50 TL’dir. Bu fark ile bırakalım gidiş-gelişi, günde bir kere bile otobüslere binemeyeceğiz!
Daha %2,5’luk zam ve 1,06’lık farktan oluşan %3,59’luk oran ceplerimize girmeden, bordrolarımıza yansımadan Maliye Bakanı kamu emekçilerinin sosyal tesislerinin satışa çıkarılacağını açıkladı! Kamu emekçilerine ait 779 adet sosyal tesis, sahil kesimlerinde olanlarından başlanarak satışa sunulacak. Özelleştirmeler sonucunda elde bir şey kalmayınca bu kez sosyal tesislerimize göz koydular. Bütçe açıklarını ve krizin faturasını emekçilerden karşılıyorlar. Oysa askeri harcamalara, bazı ülkelerin gayri safi milli hâsılasına denk gelecek oranlarda paralar aktarmaya devam ediyorlar. Maaşlarımızın günden güne erimesi ve tesislerimizin satışa çıkarılması da göstermektedir ki, AKP emekçilere sosyal aktiviteleri çok görmekte, “bu maaşla zaten gidemeyecekler” diye düşünmektedir.
Her iki olaya baktığımızda AKP’nin 8 yıllık icraatının özetini görmemiz mümkündür. AKP, kaşıkla verirken kepçeyle ceplerimizden almaktadır. Bunun sonucu olarak reel kayıplarımız günden güne artmaktadır.
Kısa süre önce TÜİK, ekonominin 2010 yılı ilk çeyrek büyümesini açıkladı. Buna göre; takvim etkisinden arındırılmış sabit fiyatlarla GSYH bu yılın ilk çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 11,7’lik artış göstermiş! Ekonominin en temel kurallarına göre bu büyümenin tüm toplumsal kesimlere yansıması gerekir. Ancak istihdamsız büyümeye, faiz ödemelerine dayalı, IMF’in ve sermayenin ihtiyaçlarına göre öncelikleri belirlenmiş ekonomi anlayışı nedeniyle büyümeden emekçiler, yoksullar, emekliler, kadınlar ve gençler payını almamaktadır. Eğer ortada bir büyüme ve iyileşme varsa, gündelik yaşamımızda da iyileşme olması, yaşam standartlarımızın yükselmesi gerekir. O halde ya rakamlar yanlıştır ya da emekçilere refahtan pay verilmemektedir.
Kamu emekçilerinin günlük giderlerini ve temel ihtiyaç kalemlerini esas almayan bir enflasyon sepeti üzerinden yapılan enflasyon hesaplamasının gerçekliğimizi ifade etmediğini yıllardır ifade ediyoruz. Ancak Hükümet işine geldiği ve bir yanılsama yarattığı için yaklaşımını değiştirmemiştir. Arkasına 4688 sayılı yasayı ve yandaş konfederasyonları da alarak her yıl toplu görüşme oyunu ile enflasyon oranlarına dayalı yüzdelik oranlarla kamu emekçilerinin maaşlarını belirlemektedir.
Konfederasyonumuzun toplu görüşme masasını deşifre ettiği ve oyunu bozduğu için AKP yeni arayışlara girdi. Anayasa değişikliği ile Türkiye’ye özgü bir toplu sözleşme sistemi getirmektedirler. Bu sistem, gerçek anlamda bir toplu sözleşme düzenini ifade etmemektedir. Çünkü toplu sözleşme ve grev hakkı birbirini tamamlayan, birbirini gerektiren haklardandır. İkisini birbirinden ayıramazsınız. Bu düzenlemeden de anlaşılmaktadır ki, AKP kamu emekçilerinin önüne yine enflasyon oranlarına ve yüzdelik artışlara dayalı bir artışı getirecek. Kanunla çerçevesi belirlenecek ve hükümete yakın kişilerden seçilecek olan Uzlaştırma Kurulu’ndan çıkacak kararların objektif olacağından şüpheliyiz. AKP’nin her alanda kadrolaşma isteği ve dayatması bu kaygımızda haklı olduğumuzu göstermektedir.
AKP bir yandan maaşlarımıza ve sosyal haklarımıza göz dikerken bir yandan 657 sayılı yasada yapacağı değişikliklerle iş güvencemizi de elimizden almak istemektedir. Bu değişiklik paketinde her zamanki taktiğini uygulayarak, bazı olumlu düzenlemelerle asıl niyetini gizlemek istiyor. AKP “kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez” zihniyetiyle hareket ederek, verdiğimiz mücadele sonucu engellediğimiz kamu personel rejimini hayata geçirmek istemektedir. Ancak yandaş konfederasyonların sessizliğine ve desteğine rağmen bir kez daha, AKP’nin hevesi kursağında kalacak.
Bu vesileyle bir kez daha altını çizmek isteriz ki, bizler enflasyon hedefine dayalı ücret zammı anlayışını reddediyoruz.
Bizler insanca yaşayacak bir ücret istiyoruz. Temel ücret üzerinden kamu emekçilerinin mali, sosyal ve demokratik tüm taleplerinin ele alındığı toplu sözleşme masasının derhal kurulmasını istiyoruz.
Yapılacak tüm artışlar taban ücreti üzerinden hesaplanmalı emekliliğimize yansıtılmalıdır. Artık daha fazla oyalanmaya izin vermeyeceğiz. 2010 yılı kamu emekçilerinin toplu sözleşmelerini imzaladığı yıl olmalıdır. Hükümet bu hakkımızı kullanmamızı daha fazla engellememelidir.
Reel kayıplarımızın zaman geçirilmeden karşılanmasını talep ediyor ve iktidarı toplu sözleşme masasına davet ediyoruz."