Genel Sekreter Emirali ŞİMŞEK’in Ulusal İstihdam Strateji Belgesi Taslağı ile ilgili yazılı bir basın açıklaması: Başbakan Yardımcısı Ali Babacan başkanlığında toplanan Ekonomi Koordinasyon Kurulu toplantısında Hükümetin sunduğu Ulusal İstihdam Stratejisi Taslağı bir çok açıdan skandal niteliğindedir. Ülkenin en önemli sorunlarından biri olan işsizliğin taslağa egemen olan temel yaklaşımla azaltılması, ortadan kaldırılması mümkün değildir.
Taslak ülkedeki işsizliğin yapısal karakterini görmezden gelmektedir. Taslağı hazırlayanların istihdam sorununa yönelik öngördüğü önlemler için orta ve uzun vadeli hedefler koyması bunun bir göstergesidir. 2023 yılına göre yapılmış ve üstelik oldukça alçak gönüllü hedefler taşıyan projeksiyonlarla yakıcı bir sorun olarak yaşanan işsizliğe nasıl müdahale edilecektir.
Kuşkusuz Türkiye’nin istihdam alanında uzun vadeli bir plana da ihtiyacı vardır. Ancak öncelikle şu anda resmi rakamlarla %15’ler seviyesinde, gerçek rakamlarla % 20’lerin üzerinde seyreden işsizlik oranının hızla düşürülmesi için acil önlemlerin alınması gerekmektedir.
Ülkedeki işsizliğin temel nedeni uygulanan istihdamsız büyüme stratejisidir. Bu stratejinin en önemli ayağını kapasite kullanım oranının zorlanması oluşturmaktadır. Verimliliğin sürekli artmasına karşılık istihdamın artmamasının en önemli nedeni mevcut verimlilik rakamlarının emeğin niteliğinden değil çalışma sürelerinin uzunluğundan kaynaklanmasıdır. Çalışma süreleri mutlaka mercek altına alınmalıdır. Kaldı ki, Avrupa Birliği Yaşama ve Çalışma Koşullarını Geliştirme Vakfı’nın yaptığı bir araştırmaya göre, Türkiye’de ortalama çalışma süresi haftalık 61 saattir. Sosyal-İş Sendikası’nın yaptırdığı bir başka araştırmaya göre 1989-2008 yılları arasında haftada 50 ila 59 saat arasında çalışanların oranı % 13,4’den % 17,7’ye, haftada 60 ila 71 saat arasında çalışanların oranı % 10,5’den % 19,3’e, haftada 72 saatten fazla çalışanların oranı ise % 5’den % 9,6’ya yükselmiştir. Sadece 8 saat çalışma ilkesinin harfiyen uygulanması durumunda bile işsizlik % 30 oranında azalacaktır.
Bu model terk edilmeden işsizlik sorununun çözümü mümkün görünmemektedir.
Taslak işsizlik sorununun sosyal niteliğinin öne çıkarılmadığı ve dolayısıyla bir hak olarak yurttaşların istihdama katılımını sağlamakla yükümlü sosyal devlet anlayışından uzak bir zihniyet tarafından şekillendirilmiştir.
Hükümetin işsizlik sorununa ilişkin getirdiği hemen bütün önerilerin işverenlerin istihdam yükümlülüklerindeki indirimlerden, sermaye kesiminin istihdam teşviklerinden ibarettir. Bunun iki açıdan yanlıştır.
1.İşverenin muaf tutulduğu sigorta primi farkları kamu tarafından karşılanmaktadır
2. İşsizlik Fonu gelirleri azaltılmaktadır
Taslak kayıtdışı istihdam sorununu da ciddi bir biçimde ele almamıştır. Türkiye’de kayıt dışı istihdam oranı toplamda % 44’e ulaşmıştır. Tarımı dışarıda bırakırsak bu oran %23’tür.
Taslakta yer alan kadınların istihdama katılımın oranını % 26’dan 2023 yılına kadar %35’e çıkarma hedefi ise hem yetersiz hem de çok uzun vadelidir.
Taslakta İşgücü piyasalarının esnekleştirilmesi ekseni olarak ifade edilen yaklaşım siyasi iktidarın ülkenin ve emekçilerin gündeminden ne kadar uzak olduğunun somut bir göstergesidir. Bu ülkenin emekçileri güvencesizliğe ve esnek çalışma modellerine karşı 1 yıldır muazzam bir eylemlilik süreci sergilerken iktidarın esnek çalışma inadını sürdürmesini anlamakta güçlük çekiyoruz.
Emekçilerin taleplerinin makyaj amaçlı bile olsa taslakta karşılık bulamamış olması, işsizlikle ilgili acil önlemlere yer verilmemiş olması (meslek kurslarının başlangıç tarihi için bile 2013 yılı öngörülmüştür örneğin) siyasi iktidarın ülke sorunlarını sadece sermayenin penceresinden gören çarpık zihniyetinin ürünüdür.
Taslağın mantığı Güvenceli esneklik modeli, istihdam büroları aracılığıyla emek piyasasının sermayeye açılması, bölgesel asgari ücret uygulaması gibi sermayenin istihdama yönelik talepleri üzerinde kurulmuştur.
Emekçilerin Ulusal İstihdam Stratejisi taslağını kabul etmesi, bu hamleyi sineye çekmesi mümkün değildir.
Hükümet işsizlikle ilgili temel önlemleri mutlaka almalıdır:
1. İşsizlik ödeneği kişinin iş arama süresine yayılmalıdır
2. İşsizlik ödeneğinden bütçeye para aktarımına son verilmelidir (geçen yıl 7 milyar TL aktarılmıştır)
3. İstihdamı önceleyen kamusal yatırımlar yapılmalı, kamudaki personel açığı kapatılmalıdır.
4. Taşeronluk sistemine son verilmelidir.
5. Çalışma saatleri düşürülmeli, haftalık çalışma saati 40 saatle sınırlanmalıdır. Fazla mesai uygulaması yasaklanmalıdır. Sırf bu adımın atılması durumunda bile işsizlik oranı %30 civarında düşürülecektir.
6. 6 saatlik işgünü için çalışma başlatılmalıdır.
7. İşten çıkarmalar yasaklanmalı, işsizlerin temel giderleri kamu kaynaklarından karşılanmalıdır