Siirt ilkokul öğrencilerine tecavüz ettikleri gerekçesiyle 20’si tutuklu olmak üzere 36 kişinin yargılandığı davanın ilk duruşması devam ederken, yürüyüş düzenleyen binlerce kişi ise tecavüz kültürünü mahkum edeceklerini belirtti.
Siirt’te ilköğretim okulu öğrencilerine tecavüz ettikleri gerekçesiyle 20’si tutuklu olmak üzere 36 kişinin yargılandığı davanın duruşması Siirt Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. Duruşma devam ederken, binlerce kişi olayı kınamak için BDP Siirt İl binası önünde toplandı. Aralarında BDP Mardin Milletvekilli Emine Ayna, Siirt Milletvekilli Osman Özçelik, KESK Genel Sekreteri Emir Ali Şimşek, KESK Kadın Sekreteri Songül Morsümbül, Siirt Belediye Başkanı Selim Sadak, Kurtalan ve Eruh belediye başkanları, Siirt Demokrasi Platformu bileşenleri, SELİS Kadın Derneği, Kardelen Kadın Evi, MEYA-DER, Barış Anneleri İnisiyatifi üyelerinin de bulunduğu binlerce kişi buradan adliye binası önüne yürümek istedi.
Polis yürüyüşü engellemek isted.Yaşanan tartışmalar kısa süreli gerginliğe neden olurken, Özçelik’in "İsrail’i protesto, taciz ve tecavüzleri protesto etmek için birçok ilde slogan atarak pankart ve dövizlerle yürüyüş düzenlenebiliyorsa, burada neden engelleniyor?" sorusu üzerine, polisler kendilerine böyle bir talimat verildiğini söyledi. Yaşan tartışmalardan sonra, kitle "Jin jiyan azadî", "Em şer naxwazin", "Çekin kirli ellinizi", "Tecavüz kültürünü aşacağız" sloganları ile yürüyüşe geçti. Yaklaşık 2 kilometre devam eden yürüyüşün ardından kitle adliye binası önüne geldi.
Burada geniş güvenlik önlemi arasında açıklama yapan Demokratik Özgür Kadın Hareketi Üyesi Gülhan Tekin, "Toplum olarak yaşam alanında bizim olan her şeyin bizden alınması korkusu içinde yaşıyoruz. Bunun cinsel, ulusal kimliğimizle hiçbir alakası yok, bunun devletin erkek egemenli anlayışıyla ilgisi vardır" dedi.
‘Devlet korkularla ayakta kalıyor’
"Şimdi işimiz ellimizden alınabilinir, evimiz hatta eşimizi ve çocuklarımızı kaybedebiliriz, toprağımız elimizden alınabilir, bu korkular ve anlayışlar devletin yaşam gerekçesidir" diyen Tekin, şunları kaydetti: "İşte devlet bu korkularla ayakta durabiliyor. Bu korkular sayesinde devlet tüm gücünü kullanarak bize nasıl sahip çıktığını hatırlatıyor bize. İşte bunun ismi ‘Tecavüz kültürü- el uzatma kültürü’dür." Savaş ve tecavüzün birbirini beslendiğine vurgu yapan Tekin, "Savaşta toprağı işgal eden işgalci güç kan dökmekle, binlerce insanın ölümüyle yetinmiyor, kadınların bedenlerine tecavüz ederek, onların çocuklarına sahip oluyorlar ve son darbeyi o halka vurarak, işgalci gücünü gösteriyorlar. Tüm savaşlarda kazanan ülkeler bunu yaparak, meşru görmüşler ve meşrulaştırdılar. En son Amerika’nın Irak’a yaptığı, İsrail’in Filistin’e yaptığı herkesçe bilinen bir durumdur" dedi.
‘Kadınların şahsında tüm toplum tecavüze uğruyor’
Kadınların şahsında tüm topluma tecavüz edildiğinin altını çizen Tekin, şöyle konuştu: "Bu coğrafyada AKP Hükümeti bazen doğrudan kendisi insanlık dışı faillidir, bazen kadın ve çocuklar üzerinde özellikle baskılar olurken korumuyor, sadece seyretmekle yetiniyor ve bazen de kendisi tecavüz kültürünü destekliyor ve besliyor. Tecavüz kültürü sadece kadın bedeni üzerinde gelişmediğini, üzerimize yağdırılan bombalar, doğanın yakılıp yıkılması Munzur ve Hasankeyf’i sular altında bırakacak baraj projelerin yapılması, çocuk ve gençlerimizin öldürülmesi, haklı ama haksız durumlarda panzere taş attıkları gerekçesiyle çocuklarımıza yaşlarından kat kat fazla hapis cezaların verilmesi, Kürt gazetecilere 166 yıl gibi cezaların verilmesi, tutuklanan Kürt siyasetçi ve belediye başkanlarının, operasyonlardan sonra toprağa gömülen gençlerimizin nazik bedenleri gibi tecavüzlerden devlet sorumludur."
‘Tecavüz bireysel değil devlet eliyle uygulandığı kanısındayız’
Çocukların küçük yaşta cinsel tecavüze uğradığını belirten Sosyalist Kadın Meclisi Sözcüsü Bilgi Saraç ise, Sosyalist kadın meclisleri olarak kurulduğundan bu yana yaşamın her alanında kadınlara uygulanan şiddettin her türlüsüne karşı çalışma yürüttüklerini ifade ederek, "Asimilasyon politikasına, siyasi baskılara karşı politika yürüttük. Vahşete, tacize, tecavüze ve yaşamın her alanında erkek egemenliğinin yarattığı tüm tahribatlara karşı çalışma yürüttük. Biz buraya kadın barikatını kurmaya geldik. Bugün Siirt’te bir kadın barikatı, bir kadın dayanışmasını kurmaya geldik" dedi.
Sistemin kendisinin bu tecavüz kültürünü yaratığını belirten KESK Genel Sekreteri Emir Ali Şimşek ise, son dönemde yaşanan operasyonları kınayarak şöyle konuştu: "Bugün içinde yaşadığımız ortamda da ciddi bir travmayla karşı karşıyayız. Son dönemde artan askeri operasyonlar yüzünden çatışmalar şiddetlenmeye başladı. Bu tecavüz kültürü bu serecin yarattığı bir üründür. Buradan devlete seslenmek istiyorum; bu olayda birinci dereceden sorumlu olan Müdür yardımcısı ortada yok. Devlet bir tecavüzcüyü bulamıyor mu? Devlet elinde kitap olan bir genci yıllarca cezaevinde tutabiliyor, ama bir tecavüzcüyü bulamıyor. Devlet tecavüzcüyü bulamadığı gibi emeklilik başvurusuyla uğraşıyor. Sayın vali ve milli eğitim bakanının bu soruları cevaplamasını istiyoruz."