2010 yılı için kadınların hayatlarını ve bedenlerini kontrol etmenin bir aracı olarak kadınlara yönelik şiddet; barış ve sivilleşme; kadın emeği; ortak mallar ve doğal kaynaklara erişim olmak üzere dört ana tema etrafında örgütlenen Dünya Kadın Yürüyüşü'nün (DKY) 8 Mart'ta start alan küresel eylemlerinin İstanbul durağı etkinlikleri çoşkulu başladı.
Yoksulluğun ve kadına yönelik şiddetin temelinde yatan nedenleri yok etmek için164 ülkeden 5 bin kadın grubunun katılımı ile oluşturulan Dünya Kadın Yürüyüşü'nün Avrupa bölgesi eylemi için İstanbul’a gelen Balkanlar Kadın Karavanı Türkiyeli kadınlar tarafından Taksim Gezi Parkı'nda karşılandı. DKY'nin İstanbul buluşmasının startını ortak olarak veren kadınlar "Herkes özgür oluncaya dek kadınlar yürüyecek" çağrısında bulundu.
"Tutuklu kadınlar serbest bırakılsın", "Savaş için değil insanca yaşama bütçe" ve "Herkes özgür oluncaya dek kadınlar yürüyecek", "Edi bese" ve çeşitli dillerde kadınların özgürlüğünün talep edildiği pankartların arkasında bir araya gelen kadınlar, Fransızca, Kadınlar Yunanca, Türkçe ve Kürtçe "Cinsel, ulusal, sınıfsal sömürüye son", "Yaşasın kadın dayanışması","Jin Jiyan Azadi", Gelsin devlet, gelsin koca, gelsin job, inadına isyan" şeklinde sloganları attı.
Sloganların ardından Türkiyeli feministler, cezaevinde olan KESK'li, Seher Tümer, Olcay Kanlıbaş ve Meryem Özsöğüt'ün biran önce serbest bırakılması çağrısında bulundu.
İlk olarak Türkiye koordinasyonundan Yıldız Demirtüre söz aldı ve DKY'nin dünya çapında yoksulluğa ve şiddete karşı mcüadele eden feminist kadınları buluşturan bir hareket olduğunu ifade etti. Demirtüre, "DKY antikapistalisttir. Savaşın durmasını, ekonomik sivilleşmeyi, kadınların ve çocukların kamusal bütçeden daha fazla pay almasını istiyoruz" dedi.
Ardından Avrupa Koordinasyonu adına konuşan Tereixa Otera Decasta, ekonomik borçlanmanın faturasını kadınların ödemeyeceğini söyleyerek, "Ekonomik borçlanma, askeri borçlanma bunların bedelini kadınlar ödüyor. Eğitime, sağlığa bütçe istiyoruz. Burada olmamızın nedeni savaşa daha fazla çocuk doğurmak değil, dünya kadınları ile dayanışma içinde olmak" diye konuştu. Decasta'nın konuşması sık sık "Yaşasın kadın dayanışması" şeklindeki sloganlarla kesildi.
Balkan Koordinasyonu adına konuşan Polonyalı Monika Karbosuka ise, Doğu Avrupa'da ve Balkanlar'da şuanda, ultra liberalizm, milliyetçilik, kapitalizm olduğunu ve bunun yerine sosyal, dayanışmacı Avrupa inşaa etmek istediklerini söyledi. Yunanistan temsilcisi Sisy Vovou, Yunanistan'da yaşanan krizin faturasını hükümet kadınlara, emekçilere ödetmek istiyor diyerek sözlerine başlayarak, "Yunanistan'da kiliseler çok zengin, krizin faturasının parasını onlardan alın. Gemi-denizcilik şirketleri çok zengin onlardan vergi alın. Yunanistanlı kadınlar krizin faturasını ödemeyi red ediyor" şeklinde konuştu. Vovou'nun konuşması da sık sık Fransızca, Kürtçe, Türkçe sloganlarla ve alkışlarla kesildi.
Son olarak Kıbrıs'lı Türkler ve Rumlar ortak bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Rumlar adına açıklamayı, parlamento üyesi Skevi Koutra Koukouma okurken Kıbrıslı Türkler adına konuşmayı Gülten Karakaya okudu. Kıbrıs'ta barış engellemez diyerek konuşmasına başlayan Karakaya, "Biz, iki toplum arasındaki yeniden yakınlaşmanın, karşılıklı güven, saygı ve dostluğu geliştirmenin ve ortak vizyon ile Kıbrıs sorununun çözümü ve kalıcılığı için gerekli unsurlar olduğu ilkesini paylaşıyoruz" dedi. Kıbrıs meselesinin en kısa zamanda çözülebilmesi için liderleri imkan yaratmaya çağıran Karakaya, "iki kesimli, iki toplumlu ve siyasi eşitliğe dayalı bir federasyon temelinde çözüme bağlı kalmaya, Müzakere sürecini BM çatısı altında yürütmeye davet ediyoruz" şeklide konuştu.
Kadınlar daha sonra hep birlikte, türküler söyleyerek, halaylar çekti. Kadınlar buradan renkli görüntüler eşliğinde Gezi Parkı'nda ayrıldı. DKY'nin bu günkü etkinlikleri Kabataş İskelesi'nden gemi ile kız kulesine doğru harekete geçip etkinliğe orada devam edecek.
DİHA