Takvimler bugün 23 Nisan 2025 tarihini gösteriyor.
Bugün; Türkiye halklarının tam bağımsızlık için, ağır bedeller ödeyerek verdiği mücadeleyle kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı günün 105. Yıldönümü. Bugün aynı zamanda geleceğimiz olan çocuklarımızıngünü. Ama ne yazık ki; hem 105 yıl önce açılan Meclis’inneredeyse tamamen etkisiz hale getirildiği hem de çocukların en temel haklarının yok sayıldığı bir dönemden geçiyoruz.
Bugün açılışına atfen kutlamaların yapıldığı TBMM tamamen işlevsiz hale getirildi. Meclisin yetkisiz kılındığı, parlamenter sistemden otoriterliğe geçildiği bugünün Türkiye’sinde tek adam rejimi, halkın iradesini yok sayarak, kendi gibi ve kendinden olana hizmetin meşruluğu iddiasıyla baskısını ve şiddetini halklara karşı kullanıyor.
Kamusal hizmetler özel şirketlere, cemaatlere, tarikatlara devredilirken kamusal kaynaklar ve doğa bir avuç sermayedarın karlarını garantilemesine hizmet etmek için talan ediliyor.
Ağızlarını her açtıklarında söze “din iman” diye başlayanlar yarattıkları ekonomik krizin faturasını emekçilerin sırtınayüklüyor.
Anayasa Mahkemesi kararlarının, halkın en temel hakkı olan seçme ve seçilme hakkının, halk iradesinin kayyum darbeleriyle yok sayıldığı, yargı bağımsızlığının fiilen ortadan kaldırıldığı bu karanlık tabloda elbette ki çocuklarımız da payına düşeni fazlası ile almaktadır.
2025 Türkiye’sinde çocuklar artan yoksulluğun, güvencesizliğin, eğitimsizliğin, istismarın ve eşitsizliğin kuşattığı bir hayatta büyümeye zorlanıyor.
23 Nisan’ın sahibi çocuklarımız, her yıl daha sorunlu hale gelen bir eğitim sisteminde öğrenim görüyor, çocuk yoksulluğu artıyor.
Bu ülkede;
• Yıllardır sermayeye teşvik üstüne teşvikler, vergi muafiyetleri, kurtarma paketleri çıkarılıyor. Ama 2025’in Türkiye’sinde her 3 öğrenciden 1’i okula gitmeden önce hiç kahvaltı yapamıyor. Her 5 öğrenciden biri haftada en az bir gün yatağa aç giriyor. Her 100 çocuktan 87’si yeteri kadar et, tavuk veya balık gibi protein kaynaklarını, her 100 çocuktan 42’si yeteri kadar peynir ve yoğurt tüketemiyor.
• Her çocuğun anadilinde ücretsiz nitelikli eğitime erişme olanağından faydalanmasına yönelik herhangi bir politika bulunmuyor.
• Çocukluğunu yaşaması gereken yüzbinlerce çocuk çalışmaya zorlanıyor, bu durum MESEM projesiyle sistematikleştiriliyor.
• Çocuk istismarı artarken, istismarı normalleştiren ifadeler ve uygulamalar cezasızlıkla ödüllendiriliyor. 9 yaşında çocukların “evlenebilir” olduğunu iddia edenler korunurken bu zihniyete itiraz edenler yargılanıyor.
• İktidar, tecavüzcüleri aklamak için yasa geçirmenin fırsatını arıyor. Kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz, çocuk istismarı failleri cezaevlerinden salınıyor. Gazeteler 14 yaşında istismara uğrayan çocuk için “erken yaşta evlenen kadın, kocasının cezaevinden çıkacağı günü bekliyor” manşetleri atılıyor, ama gazete hakkında dava açılmıyor.
• Dinci/gerici eğitimle çocukların pırıl pırıl, sorgulayan zihinleri hurafelerle dolduruluyor. Çocuklarımızın geleceğe dair umutları çalınıyor. Kamu hizmetlerini özellere, cemaatlere ve tarikatlara bırakarak okulların, yatılı okulların, yurtların eğitim desteğini devletten bağımsız kılarak, bu çemberden çıkmak isteyen, devletin dininden mezhebinden olmayan yoksul işçilerin çocuklarını ya çocuk yaşta işçiliğe, evde cinsiyetçi işbölümünü sürdürmeye ya da çocuk yaşta zorla evlendirilmeye mahkûm ediyorlar.
Çocuklarımıza Eşit, Özgür ve Onurlu Bir Gelecek Bırakmak İçin Mücadelede Birleşelim
Bu rejim, çocukların değil sermayenin çıkarlarını, eğitimi değil rantı, adaleti değil baskıyı büyütmektedir. Emekçilerin ve yoksulların çocukları ya dini cemaatlerin eline ya da güvencesiz çalışmaya mahkûm edilmektedir.
KESK olarak bu tabloyu kabul etmiyoruz.
Meşruiyetin ve egemenliğin kaynağı olan halkın kendi kendini yönetme hakkının korunması ve geliştirilmesi için katılımcı, şeffaf, halkın emeği, alın teriyle yaratılan değerlerin, kamusal kaynakların halkın ortak yararına kullanıldığı yeni bir toplumsal düzeni kurmak için birlikte mücadele edelim.
Çocuklarımızın doyasıya güldüğü, oynadığı, o taze meraklarının peşinden gidebildiği, eleştirel düşünceye dayalı, bilimsel, nitelikli bir eğitim aldığı, gençlerinin siyasi, ekonomik çıkarlara ve ranta kurban edilmediği, eşit, özgür, barış içinde, onurlu bir gelecek kurmak için gelin güçlerimizi birleştirelim.
Çocuklarımıza kutlanacak bir gün ve yaşanacak bir dünya kuralım. KESK olarak mücadelemizin ve kuruluş amaçlarımızın başında çocuklarımıza eşit, özgür ve onurlu bir gelecek bırakmak gelmektedir.
Kimliği ne olursa olsun tüm çocukların eşit, özgür, bilimsel, laik bir eğitimle geleceğe hazırlanabileceği, istismardan, sömürüden, ayrımcılıktan uzak bir yaşamakavuşabilmesi için durmadan dinlenmeden mücadeleye devam edeceğiz.
KESK Yürütme Kurulu