Bugün Türkiye’de alın teri ile yaşam mücadelesi veren milyonlar ağır vergi yükü altında ezilmektedir. Buna rağmen iktidar üç gün önce TBMM’ye sunduğu “Savunma Sanayii ile İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi” adlı torba yasa teklifi ile yeni bir soyguna hazırlanmaktadır.
Öncelikle aşağıdaki tablodan da görüleceği üzere mevcut durumda attığımız her adımda zaten Savunma Sanayi Destekleme Fonuna (SSDF) cebimizden kaynak aktarıyoruz.
Öte yandan 28 Aralık 2023 tarihli Resmî Gazete’ de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararıyla büyük bölümü SSDF’ye ayrılan şans oyunları vergisi yarı yarıya düşürülmüştür. Böylece iddaa, spor toto, spor loto, milli piyango ve at yarışları gibi şans oyunlarının vergi mükellefi bir şirket grubuna deyim yerinde ise milyarlarca liralık vergi kıyağı yapılmıştır.
İktidar söz konusu milyarlarca liralık kıyağın faturasını üç gün önce TBMM’ye sunduğu torba yasa teklifi ile yoksullaştırdığı halka yıkmaya çalışmaktadır. Üstelik halka adeta haraç kesmek istediği düzenlemeleri ‘İsrail tehdidine karşı önlem’ gibi göstermekte, karşı çıkanları da ‘vatan haini’ ilan ederek susturmak istemektedir.
Söz konusu yasa teklifinin TBMM Genel Kurulunda kabul edilmesi halinde :
- Vergi dairelerinden, gümrük idarelerine, sosyal güvenlik kurumlarına verilenlere kadar her beyanname başına ikinci bir damga vergisi alınacaktır.
- Tapu ve kadastro işlemlerinden, taşınmaz satışlarında alıcı ve satıcıdan ayrı ayrı katkı payı (750 TL) diğer işlemlerde adına işlem yapılandan katkı payı (375 TL) alınacaktır.
- Limiti 100 bin Türk lirası ve üzerinde olan kredi kartlarının hamillerinden her bir kart başına yıllık ücret (750 TL) alınacaktır.
- Noterlerde yapılan taşınmaz satışlarında tapuda alınan bedel kadar ücret alınacaktır.
- Sıfır araçların tescil işlemlerinde 3.000 TL, ikinci el araçların satış ve devirlerinde 1.500 TL, diğer noter işlemlerde işlem başına 75 TL alınacaktır
- Yukarıda sıraladığımız tutarlar her yıl Yeniden Değerleme Oranında arttırılacaktır.
- Motor silindir hacmi 100 cm3 altında olan motosikletlerden, motor gücü 6 kW ve altı olan motosikletlerden bile Motorlu Taşıtlar Vergisi alınacaktır.
- Askeri amaçla kullanılanlar hariç insansız hava taşıtlar (drone) ile kol saatleri ve yalnızca eğlence amacıyla tasarlanmış motorlu uçan oyuncaklardan ise ÖTV alınacaktır.
Mevcut koşullarda alın teri ile yaşam mücadelesi veren milyonlar zaten ağır vergi yükü altında ezilmektedir. Bordrolular olarak bizlerin her 100 TL’lik gelirinin 45 TL’sine adaletsiz gelir vergisi başta olmak üzere gelirden alınan vergiler ve KDV, ÖTV gibi tüketim üzerinden alınan vergilerle el konulmaktadır.
Üstelik ücretimizden, tüketimimizden kesilen bu vergiler bizlere ne “yol, su, elektrik” olarak ne de insanca yaşamaya yetecek bir ücret olarak dönmektedir.
Kaynağını bizlerden kesilen vergilerin oluşturduğu bütçelerde aslan payı hep sermayeye, patronlara, faizden-ranttan beslenenlere, savunma ve güvenlik adı altında silah sanayisine, çatışma ve savaşa ayrılmıştır.
Sonuçta emeği ile geçim mücadelesi veren tüm kesimlerin payına yoksullaşma, işsizlik, güvencesizlik ve gelir dağılımı adaletsizliği düşmüştür.
İktidar ise her sıkıştığında yoksullaştırdığı, işsiz ve güvencesiz hale getirdiği milyonları oyalamak, kendi sorunlarını ikinci plana atmalarını sağalmak için suni iç veya dış düşman tehdidi yaratmaya devam etmiştir. “Hepimiz aynı gemideyiz, düşmana karşı milli birlik zamanı” hamasetleri ile emek karşıtı, halk karşıtı politikalarına alan açmıştır.
Dolayısıyla her yıl hem bütçeden hem de bütçe dışı fonlardan, örtülü ödenekten, ‘gizli harcamalardan’ savunma ve güvenlik adı altında silahlanmaya, iktidarın yakın ilişkide olduğu silah tekellerine halkın cebinden aktarılan tutar gittikçe arttırılmıştır.
2024 yılı bütçesinden savunma ve güvenlik için, SSDF için ayrılan kaynak da dahil edildiğinde, 1 trilyon 133,5 milyar lira ödenek tahsis edilmiştir. Dolayısıyla 2024 yılında ödediğimiz her 100 TL verginin 15 TL’si Savunma ve Sanayii sektörüne, onlarca muafiyet tanınan, teşvik üstüne teşvik verilen silah tekellerine gitmiştir. Üstelik bu rakamlara Cumhurbaşkanlığı’na bağlı örtülü ve yedek ödenekler, iç ve dış güvenliğe ilişkin bazı kalemler ve kayıtlara geçmeyen ‘gizli harcamalar’ dâhil değildir.
Geldiğimiz noktada iktidar hayat pahalılığı ve işsizlikle savaşmak yerine İsrail ile suni bir savaş tehdidi yaratmıştır. İktidar bu suni tehdidinin meyvelerini toplamak için “milli birlik ve beraberlik” nakaratlar ile elini bir kez daha emekçilerin, halkın cebine atmak istemektedir.
Oysa aynı iktidar İsrail ile askeri, diplomatik ilişkilerini sürdürmekle kalmayıp ticari ilişkilerini daha da geliştirmek için de her türlü yola başvurmaktadır.
Halktan gelen tepkiler üzerine ticaret ambargosu açıklaması yapmak zorunda kalsa da İsrail ile örtülü ticaretini sürdürenler, Bakü-Ceyhan hattından hâlâ İsrail’e petrol verenler tüm halkı “İsrail ile savaş tehdidi” üzerinden haraca ikna etmeye çalışmaktadır.
Daha birkaç ay önce İsrail’le ticaretin kesilmesini isteyen gençleri ters kelepçeyle gözaltına aldıranlar bugün o kelepçeyi yoksulluğu vergilendirerek milyonlara takmaya çalışmakta, bunu da “İsrail tehdidine karşı önlem’ olarak göstermektedir.
Kredi kartları üzerinden karalarını katlayan bankalardan vergi almayanlar bunun yerine limiti kullanıp kullanmadığına bakmadan vatandaşa adeta kredi kartı cezası kesmeye çalışmaktadır.
Çalıştırdığı asgari ücretli kadar dahi vergi vermeyen şirketlere, holdinglere, patronlara dokunmayanlar dar gelirli yurttaşların, motor kuryelerin kullandığı motosikletlerden bile MTV almaya, bedeli ne olursa olsun ikinci el araçların satış ve devirlerinden dahi bin 500 TL haraç almaya kalkmaktadır.
“İsrail ile savaş tehdidi, savunma gideri” adı altında başlatılan bu soyguna son verilmeli, yoksullaştırılan haklı harca bağlamayı hedefleyen torba yasa teklifi derhal geri çekilmelidir!
Emekçilerin, emeğin, yoksullaştırılmış halkın gittikçe kararan tablosu emekten, halktan yana bir bütçeyi yakıcı bir ihtiyaç haline getirmiştir.
Emekten- halktan yana bir bütçe için vergilerimiz, ülkenin kaynakları güvenlikçi politikalara, silahlanmaya, silah tekellerine değil; istihdamın, üretimi arttırılmasına, yoksulluğun ve işsizliğin önlenmesine, adaletin, barışın ve demokrasinin tesis edilmesine kullanılmalıdır.
Bu vesile ile kamu emekçisinden işçisine, asgari ücretlisinden emeklisine, çiftçisinden kadınlarına, gençlerine kadar tüm halkımızı 30 Kasım 2024 tarihinde Ankara’da gerçekleştireceğimiz “Geçinemiyoruz, Yoksulluğa Karşı Mücadelede Birleşiyoruz” mitingine katılmaya davet ediyoruz.
Halk için emek için bütçe, adil bir vergi sistemi, güvenceli iş, güvenli gelecek insanca yaşamaya yetecek bir ücret için omuz omuza vermeye çağırıyoruz.