Tarihi bir seçimi geride bıraktık. Sonuçların toplumsal barışa, demokrasiye, hak ve özgürlükler mücadelesine, insanca bir yaşamın sağlanmasına mutlaka katkısı olacaktır. Tercihini Demokratik, Katılımcı, Şeffaf, Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Esas Alan, Özgürlükçü Ve Ekolojik Bir Yerel Yönetim Anlayışından yana kullanan, emek harcayan halkımızla birlikte mücadeleyi sürdüreceğiz.
31 Mart seçimleri baştan itibaren bir yerel seçim olma niteliğinden daha ziyade bir genel seçim havasında geçmiştir. İktidar devletin tüm olanaklarını da arkasına alarak yerel seçimlerden galibiyetle çıkmayı ve tekçi, faşizan politikalarını devam ettirmeyi amaçlamıştır. 31 Mart’ta iktidar bloğu siyasal ve ekonomik politikalarını halkın onayına sunarak yerel seçimi bir nevi referanduma dönüştürmüştür. Seçim çalışmaları sırasındaki söylem ve propagandaları da bu çerçevede olmuştur.
İktidar tümüyle kurumsallaştırmak istediği Tek Adam rejimiyle ülkemizi uçurumun eşiğine getirmiş, siyasi ve ekonomik krizle birlikte ülke artık yönetilemez noktaya gelmiştir. Daha da kötüsü kutuplaştırma politikaları ve nefret söylemi toplumsal ilişkileri ciddi şekilde tahrip etmiş, toplumsal gerginlik oldukça tehlikeli boyutlara varmıştır.
Tam da bu noktada 31 Mart’ta açığa çıkan sonuç iktidarın tüm hesaplarını bozmuştur.
31 Mart seçim sonuçları düşmanlaştırma politikalarının bu topraklarda daha fazla sürdürülemeyeceğini net olarak açığa çıkarmıştır.
31 Mart seçimlerinde mevcut gidişata, faşizan uygulamalara, belediyelerin tarikat ve cemaatlerin arka bahçesi haline getirilmesine, yolsuzluklara, ranta, mafyatik ilişkilere artık dur denmiştir.
31 Mart seçim sonuçlarıyla halklarımız ve emekçilerimiz geleceğine, yereline sahip çıkmış, Saray Rejiminin sonlanması için kararlılığını ifade etmiştir.
31 Mart seçim sonuçları kadın düşmanı politikaları reddetmektedir. Bu kadın mücadelesinin başarısıdır.
31 Mart seçim sonuçları kayyum rejimine, tutuklama, gözaltı operasyonlarına, siyasi rehine davalarına karşı Kürt halkının iradesine barışa, demokrasiye, hak ve özgürlüklere sahip çıkma iradesinin ve talebinin tartışma götürmez şekilde açığa çıkmasıdır.
31 Mart halklarımız ve emekçilerin gericiliğe ve toplumsal ilişkilerin laiklik karşıtı amaçlar çerçevesinde yeniden dizayn edilmesine artık yeter demesidir.
Çalışma yaşamında hâkim kılınan güvencesizliğe, hukuksuz ihraçlara, IMF ve Dünya Bankası patentli performans dayatmasına, işçi cinayetlerine, sermayeyi öncelleyen ve emekçileri yoksulluğa mahkûm eden politikalara, yandaş sendikaları esas alan ayrımcılığa, sendikal hak ve özgürlükler karşıtı uygulamalara karşı emekçiler tavır koymuştur.
Depremde on binlerce insanımızın ölümüyle sonuçlanan denetimsizliğe, kar hırsıyla şehirlerin beton yığınlarına dönüştürülmesine, ranta dayalı karşı demokratik, halkçı belediyecilik anlayışından yana tavır konmuştur.
31 Mart Seçimleri Yeni Bir Başlangıca Vesile Olmalıdır!
Mevcut yıkımı bir anda onarmak elbette mümkün değildir ancak 31 Mart’ta açığa çıkan değişim iradesiyle ve toplumun en geniş kesimlerinin mutabakatının sağlanması, örgütlü kesimlerin karar süreçlerine dâhil edilmesiyle başarıya ulaşabilir.
Her ne kadar iktidar “şimdi özeleştiri zamanı” diyerek halkın mesajını doğru okuduğu algısı yaratmaya çalışıyorsa da taşımalı seçmen eliyle kayyumdan daha beter bir uygulamayla bazı il ve ilçelerde yeni bir hukuksuzluğa imza atmasıyla demokrasiden fersah fersah uzak olduğunu bir kaz daha kanıtlamıştır. Kayyumcu zihniyet seçimin hemen ertesinde, kesin sonuçlar açıklanmadan Van’da halkın iradesine bir kez daha ipotek koymaya çalışmaktadır. Açık ki, bu asgari hukuk kurallarına karşı yeni bir darbe girişimidir. Bu noktada seçme ve seçilme hakkına sahip çıkmak, halkın iradesine saygı duymak tüm vatandaşlarımızın ve üyelerimizin görevi ve sorumluluğudur.
Halklarımızın ve emekçilerin iktidarın faşizan politikalarına karşı daha fazla tahammülü kalmamıştır. Seçimlerde ortaya çıkan irade de bunun somut ifadesidir. Açık ki, iktidar hukuku hiçe sayma, seçme seçilme gibi en temel hakkı ortadan kaldıracak girişimlere devam etme durumunda meşruiyetini kaybedecektir.
Hiç Bir Şey Eskisi Gibi Olmayacak!
Ne kadar engellemeye, savuşturmaya çalışsalar da artık ülkemizin temel gündemi erken genel seçimlerdir. Bundan kaçış yoktur. 31 Mart’ta halkımız iktidara sadece “yeter artık” dememiş, aynı zamanda “Tek Adam rejimine son” demiştir. Anayasasızlığa geçit yok demiştir. Kutuplaştırmaya, milliyetçiliğe, savaş politikalarına hayır demiştir. Bundan dolayıdır ki, bu seçimin kaybedeni sadece iktidar bloğu/AKP+MHP değil ırkçılıktan, milliyetçilikten, savaş politikalarından, göçmen/mülteci/sığınmacı karşıtlığından, kadın düşmanlığından beslenen tüm kesim ve partilerdir.
İktidar bloğunu sonuçlara saygı duymaya, gereğini yapmaya çağırıyoruz. Nefes almaya başladık, sıra eşitlikten, demokrasiden, barıştan ve emekten yana bir ülkeyi yeniden inşa etmeye geldi.
KESK olarak; tüm baskılara karşı emek ve demokrasi mücadelesinden geri adım atmadık. Bundan sonra da eşitlik ve özgürlük mücadelesini ülkemiz emekçileri için kararlılıkla sürdüreceğiz.
Bu vesileyle 31 Mart’ta halktan, demokrasiden, şeffaflıktan, katılımcılıktan ve emekten yana bir yerel yönetim anlayışıyla seçimde başarı elde eden tüm parti ve adayları kutluyor, sözlerinin gereğini yapacaklarına olan inancımızla başarılar diliyoruz.
Saygılarımızla
KESK YÜRÜTME KURULU