Bugün 17 Ekim Dünya Yoksullukla Mücadele Günü. Yoksulluk dünyanın her yerinde yıkıcı etkisi olan bir toplumsal sorundur.
İngiltere temelli insani yardım kuruluşu Oxfam’ın küresel yoksulluk verilerine göre;
-
Dünyanın en zengin % 1’lik kesimi 6 milyar 900 milyon insanın toplam gelirinden iki katına sahip.
-
Dünya nüfusunun neredeyse yarısı (3 milyar 400 milyon) günlük 5 buçuk dolardan az gelire sahip.
-
258 milyon çocuk yani her 5 çocuktan 1’i okula devam edemiyor1.
İçerisinde bulunduğumuz ekonomik krizin COVID-19 pandemisi sonrasında daha ağırlaştığı Türkiye bakımından ise; Eylül 2021 itibari ile 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 3.049 TL, yoksulluk sınırı 9.932 TL, bekar bir çalışanın aylık yaşam maliyeti tutarı ise 3.709 TL olmuştur. Toplumun büyük çoğunluğunun gelir düzeyi bu rakamların altındadır. Şöyle ki;
-
84 milyonluk nüfusun 17 milyonu açlık sınırı altında,
-
Nüfusun 50 milyonu yoksulluk sınırı altında bir yaşam sürmeye çalışıyor,
-
Kayıtlı olarak çalışan her iki kişiden birinin eline AGİ dahil net 2.825 TL olan asgari ücret geçiyor.
-
Maaş artışları sahte enflasyon rakamlarının dayatıldığı satış sözleşmeleri ile belirlenen 6 milyon kamu emekçisi ve emeklisinin geliri iğneden ipliğe devam eden zamlar karşısında mum gibi eriyor.
-
En düşük kamu emekçisinin maaşı ile açlık sınırı ve asgari ücret arasındaki makas gittikçe kapanıyor.
-
Büyüme rakamları ile övünülüyor ama işçilerin, emekçilerin ekmeği gittikçe küçülüyor. Emeğin milli gelirden aldığı pay 2019-2020 arasında 2 puan, 2021’in ilk altı ayında da, önceki yılın ilk altı ayına göre 4 puan düştü.
Türkiye’deki kişi başına milli gelir 11 yıl öncesinin altına inmiş durumda. Dolayısıyla, ülkemizdeki yoksul kesimler giderek daha da yoksullaşıyor.
COVID-19 aşılama oranları da yoksulluğa dair bir diğer önemli gösterge niteliğindedir. Hem ülke içerisinde hem de ülkeler arasında aşılama oranı yoksullukla ters orantılı gerçekleşmektedir. Pandemiye Hazırlık ve Müdahale Bağımsız Heyeti (IPPPR) Mayıs 2021’de yayınlanan raporunda “ekonomik olarak gelişmiş ve aşı tedariğini sağlamış gelişmiş ülkelerin 192 orta ve az gelişmiş ülkeye 1 milyar doz aşı bağışlaması gerektiğinin2” altını çizmiştir. Bu tavsiye küresel bir salgın karşısında dahi sağlık hakkının kullanılmasının hala ücrete tabi olduğunu ortaya koyuyor.
Temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasının önündeki temel engellerden birisi olan yoksulluk kadınlar, çocuklar, LGBTI+ bireyler, engelliler, yaşlıları daha fazla etkilemektedir. Örneğin, UNICEF verilerine göre dünya genelinde 129 milyon kız okula devam edemiyor ve bunların 32 milyonu3 ilk okula gitmesi gerekenler. Yoksulluk kızların eğitim yaşamının dışında kalmasına yol açan önemli faktörlerden birisidir.
Peki, tüm bu sorunlar karşısında ne yapmalı? Ekonomik, sosyal ve kültürel politikalar yoksulluğu ortadan kaldırma hedefiyle belirlenmeli ve etkili bir biçimde uygulanmalıdır. Bu bakımdan, kamusal hizmetler ve bütçe son derece önemlidir.
Toplumun her kesiminin nitelikli kamu hizmetlerinden eşit, ücretsiz ve anadilinde yararlanabilmesi de yoksullukla mücadelenin önemli araçlarından birisidir. İçerisinde bulunduğumuz pandemide COVID-19 aşısı üzerindeki patentin kaldırılması ve ücretsiz bir kamu hizmeti olarak herkese sunulması elzemdir. Tabiki, tüm bu hizmetlerin sunulabilmesi için yeterli kamu emekçisinin istihdam edilmesi, ücretlerin insan onuruna yakışır bir düzeyde olması, sendikal hak ve özgürlüklere riayet edilmesi ve sendikal faaliyetlere yönelik baskıcı politika ve uygulamalara son verilmesi gerekir.
Benzer şekilde kamu kaynaklarının talan edilmesine son verilmesi yoksullukla mücadelede çok önemli bir adımdır. TBMM’de başlayacak bütçe görüşmelerinin temel yaklaşımı da zenginleri daha zengin yapmak değil yoksulluğu ortadan kaldırmak olmalıdır. Bu yaklaşımı yaşama geçirmenin tek yolu ise; kamu kaynaklarının gerçek sahiplerine yani toplumun tamamı için kullanılmasıdır.
Son söz olarak, yoksulluk kader veya tesadüfi bir durum değildir. Yoksulluk mevcut politikaların bir sonucudur. Dolayısıyla, mevcut politikalardan vazgeçilmesi durumunda yoksulluğun ortadan kaldırılması mümkündür. Dünya Yoksullukla Mücadele Gününün olmadığı bir düzen kurulana kadar mücadelemiz sürecek.