Tüm uyarılara ve yaşanan skandallara rağmen hükümetin yanlış politikasındaki ısrarı sonucu hayvancılık sektörü bitme noktasına getirilmiş,ülke ithalata mahkum edilmiştir. Vergisi sıfırlanan tarımsal ürünler, Damızlık hayvan ithalatı ya da ucuza et alımı hâlihazırda hiçbir sorunu çözmemiştir. Çiftçiler üretimden çekilmekte, gübre, yem ve mazot fiyatları başta olmak üzere artan girdi fiyatları bu süreci hızlandırmaktadır. Besiciler iflasın eşiğinde bir bir kapanırken, ucuz etle kar etmeye çalışan hükümet halk sağlığını da tehlikeye atmaya başlamıştır.
İthalat politikası yerli üreticiye darbe vururken diğer yandan daha önce deli dana hastalığında olduğu gibi ülkeye hastalıklı hayvanların girişine sebep olmaktadır. Son günlerde Brezilya’dan ithal edilen büyükbaş hayvanlarda şarbon çıkma vakası da bu politikanın geldiği trajik durumun bir sonucudur. Et ve Süt Kurumu, “Endişelenecek bir durum yok” demesine rağmen birçok noktada karantina ilan edildi. Ankara’nın ardından İstanbul, İzmir ve Sivas’da da şarbon vakasına rastlandı. Şarbon hastalığı insanda deri, sindirim ve solunum formuyla seyreden öldürücü, son derece bulaşıcı ve riskli bir hastalıktır. Halkın güvenerek marketlerden aldığı etlerde bulaşıcı hastalıkların olma ihtimali halk sağlığını ciddi tehdit altına olması demektir.
Sorun üzeri kapatılamayacak kadar büyük ve ciddidir!
Hayvanların düzenli olarak veteriner hekim kontrolünden geçtiği, aşılama hizmetlerinin periyodik olarak yapıldığı ülkelerde şarbon hastalığı çok ender rastlanan bir hastalıktır. İyi işleyen bir kamusal gıda güvenliği sistemi ile tehlike oluşturan etkenler kontrol edilebilir ancak bu sistemin de artık zaaf içinde olduğu ortadadır. Bu sistemin altyapısını oluşturabilecek kamu kurumları ise ya özelleştirilerek ya da kapatılarak tasfiye edilmiş, gıda denetimi kendi kaderine bırakılmıştır. Son 6 ayda besi hayvan ithalatı yapan firmaların lobisi nedeniyle besi hayvan seçiminde artık Resmi Veteriner Hekimler görevlendirilmemektedir. Daha önce de yurt dışına giden Veteriner Hekimlerin seçiminde adilane ve liyakata göre davranmayan Bakanlık şimdi ise bu görevlendirmeyi hiç yapmamaktadır.
Yapılan kontrol ve denetimler ise tam sağlık garantisi verememektedir. Hastalıkların klinik belirtilerinin henüz ortaya çıkmadığı klinik evresinde hata yapılacağı gibi laboratuvar sonuçlarında da hata payı olabilmektedir. Bu nedenle, Veteriner Hekimi kontrolüne ilave olarak sınır bölgesinde 21 günlük karantina uygulaması ve yeniden laboratuvar tetkikleri yapılmalıdır. Hayvanların laboratuvar sonuçları tamamlanmadan ülkeye sokulması ve 21 günlük karantina işlemlerinin yurt içindeki hayvancılık işletmelerinde yapılmış olması nedeniyle hayvanlarda şayet hastalık varsa zaten ülkeye sokulmuş olmaktadır. Dolayısıyla Bakanlığın suçu denetimi yapan Veteriner Hekimlerin üzerine atmaya çalışmasının bir anlamı yoktur. Kaldı ki bu kontrollerin resmi görevlendirilmiş Veteriner Hekimler tarafından yapılması şarttır.
Sorun; sorumsuzca ithalat politikasının devam etmesi ve gıda güvenlik sisteminin çökertilmesidir!
Asıl sorun yıllardır idareten yürütülen Tarım politikalarının yetersizliğidir. Hayvan sağlığı, insan sağlığı ve gıda güvenliği ayrılamaz bir bütündür. Popülist politikalara teslim edilen Tarım Politikalarının sonucu şimdilik Şarbon vakası ile gündeme gelmiştir. Ancak yarın için geri dönüşü olmayan sorunlara kapı açılmıştır.
2004 yılında çıkarılan 5179 sayılı yasa ile ülkemizde gıda denetiminin bırakıldığı Tarım ve Orman Bakanlığı’nın ithal edilen hayvanlarda yeterli ve gerekli hayvan sağlığı muayenelerini yapamadığı ortadadır. Hükümet konuyu acilen gündemine almalı, sendikalar, meslek odaları, bakanlıklar, üniversiteler başta olmak üzere tüm taraflar bir araya gelmeli ve sağlık örgütünü gıda güvenliği konusunda yetkilendiren yeni bir düzenlenme hazırlanarak uygulamaya konulmalıdır.
Yasa ve yönetmelik hükümlerini hiçe sayılarak yapılan şarbon basili taşıyan hayvan ithalatını hangi gümrük kapısından olduğu ve bunun sorumluları açıklanmalıdır.Yaşananlar,Kurban Bayramı pazarlarında satılan kurbanlık denetiminin ne derece sağlıklı yapıldığı sorusunu akıllara getirmiştir. Bu hayvanlarda da bulaş olma ihtimaline karşı Bakanlık tatmin edici bir cevap vermeli ve ciddi adımlar atmalıdır.
Yaşananlar da göstermektedir ki bu skandallar büyüyerek devam edecektir. Dolayısıyla, Hükümet daha büyük felaketlere yol açmadan,denetlenmesi sorun olan canlı hayvan ithalatını sonlandırmalı, yerli üreticiyi ayağa kaldıracak önlemler almalıdır. Bununla birlikte kamusal gıda güvenliği sisteminin zafiyeti ortadadır. Kar etmeyi değil halk sağlığını ön plana alan politikalar hayata geçirilerek güçlü bir gıda denetim sistemi oluşturulmalıdır.
Bakanlığın alanda Faaliyet yürüten Odalar,Birlikler, sendikalar, Meslek örgütleri başta olmak üzere Sivil Toplum örgütleri ile birlikte sorunları acilen değerlendirerek başta yerli üretimin artırılmasına dair önlemler olmak üzere, sorunları acilen değerlendirmeli ve çözüm önerilerini hayata geçirmelidir.
Sendikamız bu konuda kamuoyu yararına olan her türlü çalışmanın içinde yer alacağını ve yaşananların takipçisi olacağına basına ve Kamuoyuna duyurur.
TARIM ORKAM-SEN MERKEZ YÖNETİM KURULU