Şüphesiz ki bireylerin anadilinde eğitim alması başarılı bir eğitim hayatı sürmesinde büyük rol oynamaktadır. Aynı zamanda bireylerin kültürünü devam ettirebilmesi ve anadili ile birlikte diğer dillere de erişim sağlayabilmesi adına da önemli katkılar sağlamaktadır. Çocukların eğitim hayatlarında bilişsel yönlerini güçlendirmesi, öğrenme ve öğretme ilişkisinin artması, öğretmen ve öğrenci arasındaki diyalogun gelişmesi için “çok dilli eğitim” eşitliği teşvik etmektedir. Bu sayede eğitime erişim, toplumda yer alma, eylemde bulunma, yeni bilgiler edinme kolaylaşmaktadır.
Ancak bugün, Türkiye’de birden çok anadilin, kültürün kimliğin her türlü engele karşın konuşulduğu, varlığını sürdürdüğü, işitildiği, yaşamaya devam ettirdiği bir atmosferde halklar birlikte yaşarlarken, AKP iktidarıyla anadilinde eğitim ve kamusal hizmetlerin verilmesi yasağı her geçen gün artmaktadır. Çocukların anadilinde eğitime erişememesi durumunda kimlik çatışması içerisinde olmaları ve eğitim gördüğü dile entegre olamama durumunda yaşadıkları mağduriyet göz ardı edilmektedir. Oysaki dünya çapında kutlanan Dünya Anadili Günü’nü, ülkemizde anadili Türkçeden farklı (Kürtçe, Arapça, Lazca, Hemşince, Çerkezce, Rumca, Gürcüce vb.) olan milyonlarca çocuğun kendi anadillerinden koparılmadığı bir ortamda eğitim görmeleri en temel haklarıdır.
Anadilin, bilime inananlar için bilimsel, pedagojiye inananlar için pedagojik, inançsal değerleri olan herkes için bir önemi vardır. Bu yüzden, bugün dünyanın birçok ülkesinde anadilinde eğitim ve öğretim hakkı anayasal güvence altındadır. Ancak, Türkiye’de bu hakların güvence altında olmasından bahsetmek mümkün değildir. Devletin farklı dil ve lehçelere yaklaşımı sadece yasaklarla sınırlı kalmamakta, anadiller yok sayılmakta ve asimile edilmektedir. Yani, eğitim biliminin temel ilkesini oluşturan “anadilinde eğitim” e her dönem, gösterilen tepkiler ve yasaklarla karşı çıkılmaktadır.
Bilinmelidir ki, bireylerin anadilleri dışında sonradan öğrenilen ikinci, üçüncü diller o dillerle iletişim kurmayı sağlasa bile, asla insanın kendi anadili gibi olamaz. Dolayısıyla, bireyin anadilinde eğitim alması en temel insan haklarından biri olduğu gibi, bireylerin kendi anadillerinde eğitim almasının engellenmesi de en büyük insan hakkı ihlallerinden birisi olarak kabul edilmektedir.
Eğitim Sen, bilimsel, laik, demokratik, cins eşitlikçi, kamusal, parasız eğitimin ayrılmaz bir parçası olan anadiller üzerindeki sınırlamalara da son verilmesi, her bireyin kendi anadilinde eğitim alması önündeki tüm engellerin kalkması için mücadelesini sürdürecektir.
Eğitim Sen olarak, dünya sınırları içerisinde dillerin sınırlandırılmadığı, farklı dillerin ve kültürlerin özgürce yaşaması adına tüm Türkiye halklarının 21 Şubat Uluslararası Anadili Günü’nü kutluyoruz.