2017 YILLIK ENFLASYONU: %11,94
12 AYLIK ORTALAMA ENFLASYON: %11,14
KAMU EMEKÇİLERİNİN 12 AYLIK ORTALAMA MAAŞ ARTIŞI : %9,06
ENFLASYON FARKI ÖDEMESİNE RAĞMEN GELİR VERGİSİ HARİÇ MAAŞLARDAKİ YILLIK ERİME : %2,1
KAYIPLARIMIZ TELAFİ EDİLSİN!
TÜİK tarafından bugün açıklanan enflasyon rakamları ile toplam beş milyon kamu emekçisinin ve kamu emekçisi emeklisinin yoksulluğunun artmaya devam ettiği bir kez daha tescil edilmiştir.
Söz konusu rakamlara göre; Tüketici Fiyatları Endeksinde (TÜFE) 2017 yılı Aralık ayında bir önceki aya göre %0,69, bir önceki yılın Aralık ayına göre %11,92, bir önceki yılın aynı ayına göre %11,92 ve on iki aylık ortalamalara göre ise %11,14 artış gerçekleşmiştir.
Bu rakamlar, kamuoyu önünde sahnelenen danışıklı dövüş oyunlarının ardından her dönem siyasi iktidarın önüne koyduğu ‘satış sözleşmelerine’ imza atarak beş milyon kamu emekçisinin ve emeklisinin adım adım sefalete itilmesine sebep olanların kümülatif yalanlarını tüm açıklığı ile ortaya koymaktadır.
Tablo 1: Enflasyon (TÜFE) Yıllık Değişim Oranları %
Öte yandan TÜİK tarafından açıklanan resmi enflasyon rakamlarının sokakta-çarşıda-pazarda yaşadığımız gerçek enflasyonu yansıtmaktan çok uzak olduğu tüm kamuoyunca bilinmektedir. Hele de dolar kurunun tavan yaptığı, iğneden ipliğe her şeyin zam furyasına tabi tutulduğu günümüz koşullarında yıllık enflasyonun %11,92 olduğuna inanmak mümkün değildir. Özellikle dar gelirli kesimler TÜİK’in resmi enflasyonu ile gerçek enflasyon arasındaki farkı satın alma güçlerindeki düşüşte, eriyen maaşlarında zaten net olarak görmektedir.
Bilindiği üzere TÜİK enflasyon hesaplamasında temel aldığı 12 ana harcama grubunun endeksteki ağırlığında dönem dönem değişiklik yapmaktadır. TÜİK tarafından hane halkı anketlerine göre yapıldığı kaydedilen söz konusu değişiklikler sonucunda enflasyon hesaplaması alt gelir gruplarının aleyhine değiştirilmiştir.
Buna göre toplumun alt gelire sahip kesimlerinin gelirlerinin büyük bölümünü ayırdığı Gıda ve Alkolsüz İçecekler grubunun enflasyon hesabındaki ağırlığı 2011 yılında %27,6 iken yıllar boyunca azaltılmış, 2017 yılında % 21,77 oranına indirilmiştir. Benzer bir durum Konut- Kira giderleri grubunda yaşanmış, söz konusu grubun enflasyon hesabındaki ağırlığı 2010 yılında %16,83 iken 2017 yılında %14,85’e düşürülmüştür.
Bugün TÜİK tarafından açıklanan resmi veriler, alt gelir grupları aleyhine olan bu çarpık hesaplama yöntemine rağmen, 2004 yılından bugüne hem yıllık hem de ortalama olarak son 14 yılın en yüksek enflasyonu yaşandığını göstermektedir.
Tablo 2- Son 14 Yılda Enflasyon (TÜFE- %)
Son 14 yılın en yüksek enflasyonun yaşandığı bu koşullarda haftalardır yılın ikinci ayında kamu emekçilerinin ve emeklilerinin ne kadar enflasyon farkı alacağına ilişkin haberler yapılmaktadır. Söz konusu haberlerde hükumet ve yandaş konfederasyon yönetiminin ‘toplu sözleşmede’ mutabık kaldığı oranların maaşlara nasıl yansıyacağına ilişkin tablolar yapılmakta, enflasyon farkı kamuoyuna ‘zam’ gibi yansıtılmaktadır.
Oysa KESK olarak en başından beri dikkat çektiğimiz üzere; kamu emekçilerinin maaşlarında enflasyon oranında artış yapılması sıfır zam demektir. Dolayısıyla bugün ortaya çıkan enflasyon farkının kamu emekçilerinin maaşlarına yansıtılmasına ‘zam’ demenin gerçekle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Kaldı ki hem TÜİK’in çarpık enflasyon hesaplama yöntemi hem de geçmiş dönem farkı bugünkü maaşlara yansıtılan enflasyonun yükselmeye devam etmesi sonucunda kamu emekçilerinin ve emeklilerinin kayıpları artmaktadır.
Hatırlanacağı üzere yandaş konfederasyon yönetimi ve hükumet arasında imzalanan 3. Dönem ‘toplu sözleşmede’ kamu emekçilerinin ve emekçilerinin 2017 yılı maaşlarında ilk altı ay için %3, ikinci altı ay için %4 artış yapılması ve altışar aylık dilimlerde enflasyonun belirlenen artışların üzerinde çıkması durumunda farkın maaşlara yansıtılması düzenlemiştir.
Buna göre 2016 Aralık -2017 Haziran Temmuz dönemi enflasyonu %5,92 olduğu için kamu emekçilerinin ve emeklilerinin maaşlarına %2,92 enflasyon farkı yansıtılmıştır. Bugün açıklanan rakamlara göre Temmuz-Aralık dönemi enflasyonu %5,69 olarak gerçekleşmiştir. Bu durumda ikinci dönem için söz konusu oranın toplu sözleşme ile belirlenen artış (%4) üzerindeki kısmı kadar yani %1,69 ‘luk bir enflasyon farkı ortaya çıkmıştır.
Tablo 3: 2017 Yılı -Aylara Göre Enflasyon (TÜFE)
TÜİK “Geleneği” Bozmadı: Maaş Artışı Dönemlerinde Enflasyon İnişe Geçti!
TÜİK tarafından açıklanan resmi enflasyon rakamları kamu emekçilerinin maaş artış dönemlerinde birden inişe geçmektedir.
TÜİK yıllardır sürdürdüğü bu geleneğini! 2017 yılında da devam ettirmiştir. Yukarıdaki tablodan da görüleceği üzere birinci altı aylık dönem sonuna doğru enflasyon rakamları inişe geçmiştir. Mayıs ayında %0,45 olan enflasyon Haziran ayında eksiye geçerek % – 0,27 olmuştur. Ekim ve Kasım aylarında doruğa çıkan enflasyon maaş artışına denk gelen ikinci altı aylık dönemin son ayı olan Aralık ayında tekrar inişe geçmiş, %0,69 olarak açıklanmıştır.
Kamu Emekçilerinin ve Emeklilerinin Maaşları, Gelir Vergisi Etkisi Hariç %2,1 Eridi!
Kamu emekçilerinin ve emekliklerinin maaşları yıllardır erimesine rağmen, hem hükümet hem de yandaş konfederasyon yönetimi tozpembe tablolar çizmeye, kamu emekçilerinin cebine girecek artış oranlarını hatta enflasyon farklarını birikimli toplayarak “kümülatif hesaplar” yapmaya devam etmektedir.
Oysa her iki dönemde de enflasyon farkı verilmesine rağmen kamu emekçilerinin ve emeklilerinin maaşları 2017 yılında da erimeye devam etmiştir.
KESK olarak en başından beri dikkat çektiğimiz üzere altışar aylık dilimler halinde yapılan artışları birikimli toplayarak yapılan kümülatif hesaplama yöntemi tamamen aldatmacadır.
Çünkü kümülatif hesaplama yöntemi bir veya iki yıl olarak belirlenen dönem sonunda ulaşılacak oranları-tutarları gösteren, yani dönem sonunda ulaşılacak artışların birikimidir. Söz konusu oranlar-tutarlar bugün değil, dönem sonunda yani gelecekte ulaşılacak oranlar-tutarlar olduğu için emekçilerin içinde bulundukları dönemin gerçeğini yansıtmaz. Üstelik kümülatif hesaplama aldatmacasında gelir vergisinin maaşlarda yarattığı erime de görmezden gelinmektedir.
Tüm bunlara rağmen bugün ne yazık ki bu aldatıcı kümülatif hesaplamaya enflasyon farkının da birikimli olarak eklendiği tamamen yanıltıcı hesaplar yapıldığına tanık oluyoruz.
Emekçilerin enflasyon karşısındaki durumunu görmek için maaşlarındaki yıllık ortalama artışı ile 12 aylık ortalama enflasyon rakamına bakmak çok daha doğru ve gerçekçidir.
Aşağıdaki tablo kamu emekçilerinin 2017 yılı 12 aylık ortalama maaş artış oranını % olarak daha rahat görebilmek için, 2016 Aralık ayı itibari ile 100 TL maaş alna bir kamu emekçisi örneğine göre düzenlenmiştir.
Tablo 4: Kamu Emekçilerinin 12 aylık Ortalama Maaş Artışı (%)
Yukarıda yer alan tabloya göre;
2016 Aralık ayı itibari ile aylık 100 TL maaş alan kamu emekçisinin:
- İlk aşamada ‘toplu sözleşmeye’ göre maaşı 2017 Ocak ayında %3 artmıştır. Bu artış sonucunda Ocak – Haziran aylarını kapsayan altı aylık dönemde cebine toplam 6 x 3 = 18 TL girmiştir. %3’lük artış sonucu maaşı 103 TL olmuştur.
- İkinci aşamada 2016 Aralık- 2017 Haziran döneminin enflasyonu %5,92 olarak açıklanmıştır. Bu durumda maaşlara toplu sözleşme ile yapılan %3 artışın üzerindeki oran tutarı yani %2,92 enflasyon farkı yansıtılmıştır. Bu farkın 103 TL olan maaşına her ay için 3 TL olmak üzere altı ay boyunca yansıtılması sonucu kamu emekçisinin cebine 6 aylık dönemde toplam 18 TL daha girmiştir.
- Üçüncü aşamada %2,92 enflasyon farkı ile maaşı 106 TL’ye çıkan maaşında toplu sözleşme gereği ikinci dönem için %4 artış yapılmıştır. Bu durumda maaşı 4,24 TL artarak 110,24 TL’ye çıkmıştır. Yani maaşında 2016 yılı Aralık ayına göre 10,24 TL artış olmuştur. Bu artışın Temmuz- Aralık arasını kapsayan altı aylık dönemde alan kamu emekçisinin cebine ikinci altı aylık dönem artış miktarı olarak 6 x 10,24= 61,5 TL daha girmiştir.
- Dördüncü aşamada 2017 Temmuz- 2017 Aralık dönemi altı aylık enflasyon farkı maaşa yansıtılmıştır. Bugün açıklanan rakamlara göre söz konusu dönem enflasyonu %5,69 dur. Toplu sözleşme ile maaşlarda yapılmasına karar verilen ikinci dönem artış oranı ise %4’tür. Bu durumda maaşa %1,69 oranında enflasyon farkı yansıtılacaktır. Maaşı dönem itibari ile 110,24 TL olan kamu emekçisine bu farkın yansıması aylık 1,87 olmak üzere altı aylık toplam 11,2 TL olacaktır.
- Tüm bunlardan sonra söz konusu kamu emekçisinin 2017 yılında cebine giren toplam ek tutar toplamı 108,7 TL olacaktır. Aylık ortalama maaş artışına söz konusu birikimli, kümülatif tutarın 12’ye bölünmesi ile ulaşılmaktadır. Bu durumda 2016 Aralık ayı itibari ile maaşı 100 TL olan kamu emekçisinin 2017 yılı 12 aylık ortalama maaşının (108,7/12) 9,06 TL arttığı yani %9,06 arttığı görülmektedir.
Yukarıdaki hesaplamada 2016 yılı Aralık ayı itibari ile 100 TL maaş alan bir kamu emekçisi örneği 12 aylık ortalama maaş artışının yüzde olarak net görülmesi için kullanılmıştır.
Tutarları ne olursa olsun tüm kamu emekçileri ve emeklikleri kendi maaşları üzerinden yapacakları hesaplamada aynı sonuca ulaşacaktır. Yani enflasyon farkı yansıtmalarına rağmen 12 aylık ortalama maaşının %9,06 oranında arttığını dolayısıyla 2017 yılında maaşlarında %2,1 erime yaşandığını görecektir. Örneğin 2016 yılı Aralık ayı itibari ile 2.500 TL maaş alan kamu emekçisinin durumuna baktığımızda aşağıdaki tablo ortaya çıkmaktadır.
Tablo 5: Aralık 2016 İtibari İle Maaşı 2.500 TL Olan Kamu Emekçisinin 2017 yılı 12 aylık Ortalama Maaş Artışı (%)
Sonuç olarak aşağıdaki tablodan da görüleceği üzere TÜİK’in bugün açıkladığı rakamlara göre 12 aylık ortalama enflasyon %11,14 iken iki dönem enflasyon farkı yansıtılmasına rağmen kamu emekçilerinin ve emeklilerinin 12 aylık ortalama maaş artışı %9,06 da kalmıştır.
Tablo 6: Maaşlarda Erime
Veriler Enflasyonunun 2018’ de Artmaya Devam Edeceğini Göstermektedir!
Bugün TÜİK tarafından açıklanan remi veriler enflasyonun 2018 yılında da artamaya devam edeceğini ispatlamaktadır. Söz konusu verilere göre
Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksinde (Yİ-ÜFE) 2017 yılı aralık ayında bir önceki aya göre %1,37, bir önceki yılın aynı ayına göre %15,47 ve on iki aylık ortalamalara göre %15,82 artış gerçekleşmiştir.
Tablo 7: TÜFE, Yİ-ÜFE 2016-2017
Yukarıdaki tablodan da görüleceği üzere 2016 yılında %9,94 olan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) 2017 yılında %15,47’ye çıkmıştır. Daha da önemlisi TÜFE ve Yİ-ÜFE arasındaki makas 2017 yılında bugüne kadar hiç olmadığı kadar açılmıştır.
Bunun anlamı maliyetleri artan üreticilerin, bu maliyeti tüketicilere yansıtması dolayısı tüketici enflasyonunun da (TÜFE) artamaya devam etmesidir. Maliyeti artan üretici bunu ya doğrudan ürünün fiyatına yansıtacaktır ya da son dönemde sıkça karşılaşıldığı üzere ürünün gramajını, litresini, paket içindeki adedini düşürerek örtülü zam yapma yolunu seçecektir.
Nitekim yılbaşından itibaren İstanbul, Ankara, İzmir gibi şehirlerde 250 gramlık ekmeğin gramajı 200 grama düşürülürken fiyatı yine 1 TL’de tutulmuş, böylece “israfı önleme” gerekçesinin ardına saklanılarak ekmeğe örtülü %20 zam yapılmıştır. Hayatında ekmek israfı nedir bilmeyen dar gelirli milyonlar yıla %20 ekmek zammı ile başlamıştır.
Kayıplarımız Telafi Edilsin!
Yandaş konfederasyon yönetimi ile hükümet arasında bugüne kadar yapılan tüm toplu sözleşmelerde kaybeden hep kamu emekçileri ve emeklileri olmuştur. Yandaş konfederasyon yönetimi maaşların enflasyon oranında artırılmasının sıfır zam anlamına geldiğini çok iyi bilmesine rağmen her seferinde hiçbir zaman tuttuğu görülmemiş hedeflenen enflasyon rakamlarının altına imza atmaktan geri durmamıştır. Hatta 2014 yılında tüm maaşlarda brüt 175, net 123 TL maaş artışın düzenlendiği üstelik enflasyon farkı ödemesine bile yer verilmeyen sözleşmenin altına dahi imza atmaktan geri durmamıştır.
Kısacası 5 milyon kamu emekçisi ve emekli yıllardır hükümet ve yandaş konfederasyon yönetiminin ortak yapımı olan ‘satış sözleşmeleri’ sonucunda maaşlarında ciddi kayıplar yaşamıştır.
Kamu emekçilerine ve emekliklerine övünülen büyümeden, refahtan pay verilmediği yetmezmiş gibi bir de yıllardır TÜİK’in çarpıtılmış enflasyon rakamları ile oyalanmaktadır.
Bugün yaşanan tablo karşısında ‘memuru, emekliyi enflasyona ezdirmedik’ nutuklarının hiçbir kıymeti kalmamıştır. Her şeyden önce ezdirilmediğimiz söylenen resmi enflasyonun yaşanan gerçek enflasyonla uzaktan yakından bir alakası yoktur. Buna rağmen kimsenin kamu emekçilerine, emeklilerine Ali Cengiz oyunları ile en asgari seviyeye çekilerek verilen bu resmi enflasyon farkını kamuoyuna “zam müjdesi” olarak sunmaya hakkı yoktur.
Bu ülkenin, OECD ortalamasının neredeyse yarısı kadar istihdamla 79 milyona hizmet veren kamu emekçileri, emeklileri sadaka değil, emeğinin karşılığı olan onurlu bir ücret ve yaşam talep etmektedir. Bu ülkenin fedakar kamu emekçileri, emeklileri insanca bir yaşama yetecek ücret, güvenceli çalışma koşullarını fazlası ile hak etmektedir.
Yıllardır yaşadığımız kayıpların telafi edilebilmesi için;
- Bugün kamu emekçilerinin ve emeklilerinin yaşadığı tüm sorunlar gibi maaşlarının erimesinin kaynağında da tüm yetkiyi siyasi iktidarın bir dediğini iki etmeyen yandaş konfederasyon yönetimine bırakan, kapsam, taraflar, uyuşmazlık konuları başta olmak üzere dünyanın gelişmiş hiçbir ülkesinde örneği olmayan, ‘toplu sözleşme’ demeye dilimizin varmadığı mevcut sistem ve ilgili mevzuat yatmaktadır. Bunun için öncelikle grev hakkımızın yasal güvence altına alındığı, başta Uluslar arası Çalışma Örgütü (ILO) temel sözleşmeleri olmak üzere ülkemiz tarafından onaylanan sözleşmelerin gereği olan evrensel-gerçek bir toplu sözleşme sistemi hayata geçirilmelidir.
- En düşük maaş alan kamu emekçisinin maaşı yoksulluk sınırına çekilmelidir.
- En düşük maaş alan kamu emekçisinin maaşını yoksulluk sınırına çekmek için yapılan artış oransal olarak tüm kamu emekçilerine yansıtılmalıdır.
- Tüm kamu emekçilerine ve emeklilerine brüt asgari ücret tutarında yılda iki ikramiye ve ulaşım için aylık abonman bilet ücreti verilmeli, yemek ücreti verilmeyen kamu emekçilerine aylık 400 TL yemek ücreti verilmelidir.
- Yıllardır övünülen büyüme oranları, söz konusu büyümede en çok payı olan kesimlerin başında gelen kamu emekçilerinin ve emeklilerinin maaşlarına refah payı olarak yansıtılmalıdır.
- Gelir Vergisi Kanunu’nda değişiklik yapılarak maaşlarımızı eriten artan vergi dilimi oranı uygulamasından vazgeçilmelidir. Kamu emekçisinin maaşı içinden Asgari Ücret tutarının düşülmesinden sonra kalan tutara her ay için sadece en düşük gelir vergisi oranı uygulanmalıdır.
- Tüm ek ödemeler emekliliğe, emekli aylığına yansıtılmalıdır.
- Ek ödemeleri düzenleyen 666 Sayılı KHK ile yaratılan ücret adaletsizliği ve mağduriyetler giderilmeli, farklı kamu kurumlarında aynı unvanda çalışan tüm kamu emekçilerine eşit ücret ödenmelidir.
- Yıllardır süren ek gösterge adaletsizliğinin sona ermesi için tüm kamu emekçilerinin ek göstergeleri 3.600’e, ön lisans mezunu kamu emekçilerinin ek göstergeleri ise 3.000’e çıkarılmalıdır.
- Ek göstergesi olmadığı için en çok mağdur olan Yardımcı Hizmetler Sınıfına ek gösterge cetveli çıkarılmalı, bu sınıfta yer alanlar, öğrenim durumlarına göre, bir defaya mahsus olmak üzere diğer hizmet sınıflarına sınavsız atanmalıdır.
Bu talepler KESK olarak sadece bizim değil, insanca bir yaşam ve güvenceli bir iş isteyen tüm kamu emekçilerinin talepleridir.
Sendikalı olsun olmasın, tüm kamu emekçilerini insanca bir yaşam ve güvenceli iş taleplerine sahip çıkmak için yan yana, omuz omuza mücadele etmeye çağırıyoruz.