AKP iktidarı ve yandaşlığı uluslararası emek örgütlerince de tescil edilen malum konfederasyonun yönetimi arasında prömiyeri 1 Ağustos’ta sahnelenen, 21 gün süren danışıklı dövüş oyunu 21 Ağustos gece yarısı, daha doğrusu 22 Ağustos sabahı bitti. Aileleri ile birlikte 20 milyonluk geniş bir kitle kaybetti, hepimiz kaybettik. 3,2 milyon kamu emekçisini, 1,9 milyon kamu emekçisi emeklisini, ailelerini de kattığımızda yaklaşık 20 milyon insanımızı yakından ilgilendiren toplu sözleşme görüşmeleri ne yazık ki yine hüsranla sonuçlandı.
- Bu noktaya nasıl gelindi?
- Toplu sözleşmeyi sadece maaş artışından ibaret gören ücret sendikacılığı kamu emekçilerinin ve emeklilerinin hiçbir sorununu çözmeyen bu ‘satış sözleşmesinin’ altına nasıl imza attı?
- 2018-2019 yıllarını kapsayan 4. Dönem Toplu Sözleşmede iddia edildiği gibi “258 kazanım” mı var?
- Bu” kazanımlar” nasıl tespit ediliyor?
- Yandaş konfederasyon toplu sözleşmede neler talep etti, neyin altına imza attı?
- Toplu sözleşmenin kamu emekçilerinin geneline yönelik 50 maddelik bölümünde hangi kazanımlar var?
- Kamu emekçilerinin maaşlarında 2018 yılında %7,64, 2019 yılında %9,20 artış mı olacak?
- Toplu sözleşme artışı en düşük maaş alan kamu emekçisinin 2018 ve 2019 yıllarındaki maaşına nasıl yansıyacak?
- Aile (eş ve çocuk) yardımı, toplu sözleşme ikramiyesi, ölüm yardımı, engelli çocuk yardımı rakamlarındaki durum nedir?
- Toplu Sözleşmede “kazanım” gerçekte ne demektir?
- Toplu sözleşme başarılı mıdır?
Tüm bu soruların cevaplarını ve daha fazlasını aşağıdaki dosyamızda bulabilirsiniz.
DOSYA ÖZETİ
AKP iktidarı ve yandaşlığı uluslararası emek örgütlerince de tescil edilen malum konfederasyonun yönetimi arasında prömiyeri 1 Ağustos’ta sahnelenen, 21 gün süren danışıklı dövüş oyunu 21 Ağustos gece yarısı, daha doğrusu 22 Ağustos sabahı bitti. Aileleri ile birlikte 20 milyonluk geniş bir kitle kaybetti, hepimiz kaybettik.
Danışıklı Dövüş Oyununda İlk Perde 14 Ağustos’ta Sahnelendi!
Kamu İşvereni olan hükumet maaş artışlarına ilişkin ilk teklifini 14 Ağustos’ta yani Kamu Görevlileri Hakem Kurulu süreci hariç toplu sözleşme görüşmelerinin bitmesine bir hafta kala açıkladı.
Milyonlarca kamu emekçisine ve emekliye ‘keşke açıklanmasaydı’ dedirten bu teklif ile masaya maaşlarda hem 2018 hem de 2019 için altışar aylık dilimlerde %3 +%3 artış getirildi.
Önceden provası yapıldığı kimsenin gözünden kaçmayan danışıklı, dövüşte taraflar rollerini ustaca oynadı. Yandaş konfederasyon genel başkanının “bu rakamlar yeni Türkiye’nin değil, eski Türkiye’nin hesap makinesinden çıkma” tiradına sendikalarının başkanları havaya kaldırdıkları ‘bu teklife kapalıyız’ kartçıklar ile eşlik etti. Böylece danışıklı dövüş oyununda ilk perde kapandı.
İcazet Sendikacılığına Göre Suçlu Enflasyon Canavarı, Kurtarıcı Milletin Adamı!
Yandaş konfederasyonun genel başkanı 14 Ağustos-21 Ağustos arasındaki bir hafta boyunca kamuoyuna “zammı bize enflasyon canavarı değil, toplu sözleşme masası versin, milletin adamı versin” tarzında beylik açıklamalar yapmakla yetindi.
Ancak “teklifiniz kabul edilmezse, uzlaşma olmazsa ne yapacaksınız?” soruları karşısında lafı eveleyip gevelemenin ötesine geçemedi. Milyonların kendileri ile dalga geçen teklife tepkisi ortadayken Başbakanla, Cumhurbaşkanı ile görüşerek bu garabet teklifi birkaç puan artırmanın derdine düştü. Böylece sürecin başında diğer konfederasyonlara yaptıkları ortak mücadele, ortak tutum alma çağrısının da tak iyeden ibaret olduğu anlaşıldı.
Yandaş konfederasyon genel başkanı çareyi kamu emekçilerinin, emekliklerin içine itildiği durumun suçlusu olarak enflasyon canavarını göstermekte buldu. Ama bu canavarı kimin yarattığına ve kime karşı kullandığına ilişkin tek cümle etmedi.
Onlara göre tek suçlu ‘enflasyon canavarı’ idi. Ve bu canavara karşı ‘memuru koruyacak tek kişi vardı. O da OHAL’i iş dünyamız daha rahat çalışsın diye yapıyoruz. Grev tehdidi olan yere OHAL’den istifade ederek anında müdahale ediyoruz” sözlerinin altına imza atarak ne kadar emekçi dostu olduğunu ispatlayan “milletin adamı” idi. En başından beri anayasa ve 657 sayılı yasa başta olmak üzere mevzuatta kamu emekçilerinin iş güvencesine yönelik tüm düzenlemelerin kaldırılmasını savunan, 15 Temmuz darbe girişimini bile kamu emekçilerinin iş güvencesine bağlayan “milletin adamından” medet umuldu.
21 Ağustos’ta Dünya Güneş Tutulmasına,
Türkiye Yandaş Konfederasyon Yönetiminin Akıl Tutulmasına Şahit Oldu!
Hükümet, toplu sözleşme görüşmelerinin son günü teklifini 21 Ağustos’ta 2018 için %3,5 + %3,5 seçim yılı olan 2019 için ise %4 +%5 olarak yeniledi. Çalışma Bakanı bunun son teklif olduğunu kaydetti.
Saat 17.30’da kameraların karşısına geçen yandaş konfederasyonun genel başkanı hükümetin yeni teklifinin ‘önemli bir adım’ olduğunu kaydederek “Bize göre, masaya gelmesi gereken 4-5 puan daha var…Çifte bayram için, toplu sözleşmenin her iki yılına birkaç puan ilave edilmesi yeterli olacaktır” diye konuştu.
Ancak 21 Ağustos akşamı tüm dünya güneş tutulmasına, Türkiye ise yandaş konfederasyon yönetiminin akıl tutulmasına şahit oldu. 22 Ağustos sabahı gün ağardığında dört-beş puan daha ilave yapılmazsa imzaya uzak olduklarını söyleyenlerin gece yarısı sadece binde beş (%0,5) artışın altına imza attığı ortaya çıktı. Milyonlar 22 Ağustos Salı günü saat 11.00′ de “imza töreni” adı altında tarafların birbirine övgüler dizdiği şova tanıklık etti.
NE İSTEDİLER? NEYE İMZA ATTILAR?
Kayıkçı dövüşü sonrası imzalanan ‘toplu sözleşmeye’ kamu emekçilerinin, emeklilerin tepkisi-öfkesi sürüyor. Buna rağmen yandaş konfederasyon hala “258 kazanım, tarihi başarı” nutukları atmaya devam ediyor. Kamuoyuna tarafsız, doğru, net bilgi vermekle görevlendirilmesine rağmen siyasal iktidarın borazanı haline gelen yandaş medya bu sözde kazanımları allayıp pullamayı sürdürüyor.
Peki, gerçekte durum ne? Ortada iddia edildiği gibi “258 kazanımı olan” başarılı bir toplu sözleşme var mı, yok mu?
Bir sendikanın- konfederasyonun toplu sözleşmedeki başarısı talepleri ile ortaya çıkan sonuç kıyaslanarak ölçülür, tespit edilir. Yani bir sendikanın ne talep ettiği, bu talebi karşılığında süren pazarlıktan ne aldığı, ulaşılan noktanın taleplerine-teklifine olan mesafesi, bir önceki toplu sözleşmeye göre yeni hangi kazanımları elde ettiği gibi temel başlıklar başarısının ölçümünde temel kriterdir.
Buna göre; yandaş konfederasyonun 24 Temmuz’da yaptığı basın toplantısı ile kamuoyu ile paylaştığı, kamu emekçilerinin geneline yönelik ayrıntıları ekteki dosyamızda yer alan toplam 27 talebinden 23’ü kabul edilmemiştir. Geriye kalan 4’ü ise kısmen kabul edilmiş ve mutabakat metinine girmiştir
Yandaş konfederasyonun kısmen kabul edilen 4 talebini ve bunların mutabakat metnindeki halleri aşağıdaki gibidir.
- Yandaş konfederasyon, kamu görevlilerine görev süreleri boyunca bir defa kullanılmak üzere “hac izni” verilmesini teklif edilmiştir.
Teklif, “Diyanet İşleri Başkanlığınca yapılan hac kurası sonucu hacca gitmeye hak kazandığı halde kullanabileceği yasal izni kalmayan kamu görevlileri hac süresince ücretsiz izinli sayılırlar. (Madde 36) şeklinde düzenlemiştir.
Yani hacca gitmek isteyen tüm kamu görevlilerini değil, “hac kurası sonucu hacca gitmeye hak kazandığı halde kullanabileceği yasal izni kalmayan kamu görevlilerini” kapsar hale getirilmiştir. Söz konusu iznin ücretsiz olduğu hüküm altına alınmıştır.
- Yandaş konfederasyon, kamu yemekhanelerinde ve kamuya yemek hizmeti alımlarında “helal gıda sertifikası” şartı uygulanması ve kamu görevlilerinin yemek ücretlerinde artış yapılmamasını teklif edilmiştir.
Teklif, sözleşmenin 49. Maddesinde “Helal gıda sertifikalı ürünlere ilişkin alt yapının kurulmasıyla eşgüdümlü olarak kamu kurum ve kuruluşlarınca yemek hizmeti sunulmasında bu ürünlerin kullanımına ihtimam gösterilir.” Şeklinde düzenlenmiştir.
- Yandaş konfederasyon, Fazla çalışma ücretlerindeki mevcut tutarların %100 artırılması teklif edilmiştir.
Bazı hizmet kollarında geçtiğimiz toplu sözleşme ile verilmekte olan fazla çalışma ücretleri, hizmet kollarına ilişkin yeni sözleşmelerde %25-%30 oranlarında artırılmıştır.
Öte yandan hizmet kolu sözleşmelerinde kamu emekçilerine her fazla saat çalışmalarının karşılığı olan 1,83 TL temel alınarak bu tutarın 3- 4 kat olarak ödenmesi düzenlenmektedir. Ancak temel alınan ücret 1,83 TL olunca bunun 3-4 ya da 5 katı da fazla anlam ifade etmemektedir.
- Yandaş konfederasyon, servis hizmetinin bütün merkez teşkilatlarında sunulmasını ve sunulamadığı hallerde ücretsiz toplu taşıma kartı ya da ulaşım ücreti ödenmesi teklif edilmiştir.
Talebe ilişkin olarak bir önceki dönem toplu sözleşmesinin “Bakanlıklar ve bağlı kuruluşların merkez teşkilatında görev yapan personele mesaiye geliş ve gidişleri için servis hizmeti sağlanır” hükmü yeni toplu sözleşmede; koyu (bold) bölümler eklenmek sureti ile;
“Bakanlıklar, bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşların merkez teşkilatında görev yapan personele mesaiye geliş ve gidişleri için servis hizmeti sağlanır” biçiminde yeniden düzenlenmiştir.
Teklifin “sunulamadığı hallerde ücretsiz toplu taşıma kartı ya da ulaşım ücreti ödenmesi talebi ise bölümü görmezden gelinmiştir. Diğer taraftan geçtiğimiz sözleşmede de “servis hizmeti” başlığı ile yer alan maddenin uygulamasında yaşanan sorunlar sürmektedir.
KÜMÜLATİF YALANLAR!..
Aşağıdaki tablo yandaş konfederasyonun maaş artışı teklifi ile imza attığı teklif ve bunlar arasındaki farkı göstermektedir
Tabloya göre; dönemsel maaş artışı toplamı teklifi %34 olan yandaş konfederasyon yönetiminin bunun yarısının dahi altında bir artışa (%16,5) imza attığı net olarak görülmektedir.
Bu net farkı görmeyen yandaş konfederasyon, ilk teklifin de imza atılan teklifin de hükumetin teklif olduğunu unutarak, hükumetin ilk teklifi olan %3+%3 ile imza attıkları son teklifi kıyaslama kolaycılığına sığınmaktadır. Öte yandan hem hükumet hem de Memur Sen kamu emekçilerinin cebine girecek artış oranlarını birikimli toplayarak maaşlarında iki yılda kümülatif %17,54 artış olacağını iddia etmektedir.
Oysa KESK olarak en başından beri dikkat çektiğimiz, bundan önceki üç toplu sözleşmede de vurguladığımız üzere altışar aylık dilimler halinde yapılan artışları birikimli toplayıp bunu yıllık kümülatif artış olarak göstermek, üstelik gelir vergisinin maaşlarda yarattığı erimenin görmezden gelindiği bu hesaplama yöntemi tamamen aldatmacadır.
Çünkü kümülatif artış adı üzerinde birikimli bir artıştır. Bir yıl veya iki yıl sonra ulaşılacak kümülatif artış oranları-tutarları emekçilerin gerçek durumunu yansıtmaz. Emekçiler açısından önemli olan, altışar aylık artış rakamlarının toplanıp 12’ye bölünmesi ile bulunan ortalama artıştır.
Buna göre;
2018 Yılında Maaşlarda %7,64 Değil %5,82 Artış Olacaktır!
AKP ve Memur Sen kamu emekçisinin maaşında toplu sözleşme ile 2018 yılının ilk altı ayında %4, ikinci altı ayında %3,5 artış yapıldığında maaşının 2018 için yıllık kümülatif %7,64 artacağını böylece hedeflenen enflasyonun (%6,5) üzerinde bir artış yapıldığını iddia etmektedir.
Aşağıdaki tablo ortalama aylıklardaki artış ile kümülatif artış arasındaki farkı ortaya koymaktadır.
Yukarıda yer alan tabloya göre;
- İlk aşamada 2017 Aralık ayı itibari ile aylık 2.500 TL maaş alan kamu emekçisinin maaşı 2018 Ocak ayında %4 yani 2.500 x 4/100 = 100 TL artmıştır. Bu artış sonucunda Ocak – Haziran aylarını kapsayan altı aylık dönem sonunda cebine dönem artış miktarı olarak toplam 6 x 100 = 600 TL dönem artış tutarı girecektir. Yeni maaşı ise 2500 +100 = 2.600 TL olacaktır.
- İkinci aşamada 2018 yılı ikinci altı aylık dilimi için yani temmuz ayından aralık ayına kadar olan altı aylık dönem için maaşında %3,5 artış daha olacaktır. Yani haziran ayında 2.600 TL olan maaşı temmuz ayında %3,5 daha artacaktır. Bu durumda maaşı 2.600 x 3,5 /100 = 91 TL daha artacaktır. Yeni maaşı 2.691 TL olacaktır. 2017 yılı aralık ayı maaşına göre maaşında toplam 2.691 – 2500 = 191 TL artış olacaktır. Bu artışı da Temmuz- Aralık arasını kapsayan altı aylık dönemde alacağına göre; ikinci altı aylık dönemde cebine dönem artış miktarı olarak 6 x 191 = 1.146 TL daha girecektir.
- 2018 yılında yıllık cebine giren toplam ek tutar; altışar aylık dönemlerde cebine giren ek tutarların toplamı 600 + 1.146 = 1.746 TL olacaktır.
- Yukarıdaki yıllık tutar birikimli, kümülatif tutardır. Yani söz konusu kamu emekçisinin cebine 2018 yılı başında değil, altışar aylık dilimlerdeki artışların birikimi sonucu girecektir.
- Bu durumda ortalama aylık maaşa ulaşmak daha gerçekçidir. Yıllık kümülatif artış tutarı (1.746 TL) 12’ye bölündüğünde 2018 yılı aylık ortalama tutara (145,5 TL) ulaşılacaktır. Bu rakama göre 2017 Aralık ayındaki maaş (2.500 TL) aylık ortalama %5,82 artmış ve söz konusu kamu emekçisinin 2018 ortalama maaşı ise 2.646 TL olmuştur.
Sonuç olarak görüldüğü üzere, 2018 yılında maaşlara %4+%3,5 ile yapılan artışın yıllık karşılığı %7,64 değil, ortalama %5,82‘dir.
2019 Yılında Maaşlarda %9,20 Değil, %6,6 Artış Olacaktır!
Yukarıda 2018 yılı için uyguladığımız yöntemi kullandığımız 2019 yılı için uyguladığımız aşağıdaki tablo 2019 yılı maaş artışının (%4+%5) yıllık %9,20 değil, ortalama %6,6 olduğunu göstermektedir.
Tablolarla, Kümülatif Yüzdelik Hesaplarla Arası İyi Olmayanlar İçin Basit Yöntem… “Tablolarla aram iyi değil, yüzdelik, kümülatif hesaplar bana karmaşık geliyor” diyenler:
- Kendinizi 2017 yılı Aralık ayı itibari ile aylık 2.500 TL maaş alan kamu emekçisinin yerine koyun.
- 2.500 TL olan maaşınızda yandaş konfederasyonun ve hükümetin 2018 yılı için onların iddia ettiği gibi yıllık %7,64 artış yapıldığını varsayın.
- Bu durumda 2.500 TL olan maaşınız 2018 Ocak ayında 2.500 x 0.0764 = 191 TL artacaktır. Yeni maaşınız 2.691 TL olacaktır.
- Maaşınız altışar aylık iki dilim halinde değil, yıllık tek seferde % arttığına göre bu artışı yani 191 TL’yi bir yıl boyunca alacağınıza ve bir yılda 12 ay olduğuna göre,
- 2018 yılında cebinize giren artış tutarı: 191 x 12 = 2.292 TL olacaktır.
Oysa kamu emekçilerinin maaş artışları yıllık-tek seferde değil, altışar aylık dilimler halinde yapılıyor.
Şimdi de maaşımızda ilk altı ayda %4, ikinci altı ayda %3,5 artış yapıldığı duruma bakalım.
- Buna göre aylık 2.500 TL maaşınız ilk dilimde 2018 Ocak ayından itibaren %4 arttığında, maaşınız 2.500 X 0.04 = 100 TL artacaktır. Yeni maaşınız 2.600 TL olacaktır.
- Bu artışı 2018 Ocak-Şubat-Mart-Nisan-Mayıs- Haziran aylarında toplam 6 ay alacaksınız. Yani bu altı ayda %4 artıştan kaynaklı olarak toplam 600 TL tutar (6 x 100) cebinize girecek.
- Gelelim ikinci dilime; 2018 Haziran ayı itibari ile maaşınız 2.600 TL iken temmuz ayından itibaren maaşınız %3,5 arttığında, yani 2.600 TL olan maaşınız %3,5 arttığında:
- 600 x 0,035 = 91 TL artacak. Yeni maşınız 2.691 TL olacak.
- Bu, aralık 2017 itibari ile 2.500 TL olan maaşınızda 191 TL artış olması demek. (2.691 – 2.500)
- Bu artışı 2018 Temmuz-Ağustos-Eylül-Ekim-Kasım-Aralık aylarında, yani toplam 6 ay alacaksınız. Bu durumda %3,5 artıştan kaynaklı olarak cebinize toplam 1.146 TL daha girecek (6 x 191)
- Altışar aylık dilimler halinde yapılan artışları topladığınızda 2018 yılında cebinize giren rakamın 1.746 TL (600 + 1.146) olduğunu bulacaksınız.
Sonuç olarak;
- 2017 Aralık ayı itibari ile 2.500 TL olan maaşınıza yıllık, tek seferde %7,64 artış yapıldığında bu artıştan kaynaklı olarak 2018 yılında cebinize toplam 2.292 TL girecektir.
- Ancak altışar aylık dilimler halinde (%4+ %3,5) artış yapıldığında bu artıştan kaynaklı olarak 2018 yılında cebinize toplam 1.746 TL girecektir. Bunun aylık ortalama karşılığı 145,5 TL’dir. Vergi diliminden kaynaklı kayıplarımızı saymazsak ortalama aylık maaşımız 2.500 + 145, 5 = 2.645,5 TL olacak. Bu da 2.500 TL olan maaşımızın ortalama yüzde %5,82 artması demektir.
- İki durum arasındaki tutar farkı ise 2.292-1.746 = 546 TL’dir.
Artışların En Düşük Maaşı Alan Kamu Emekçisine Göre Karşılığı…
Yandaş konfederasyon en düşük devlet memuru maaşının 2.410 TL olduğunu söylüyor. Aziz Çelik’in söz konusu rakamı doğru kabul ederek oluşturduğu, 28 Ağustos tarihli yazısı ile paylaştığı tablo aşağıdadır.
Tablo yandaş konfederasyonun teklif ettiği ve uzlaştığı rakamlar arasındaki uçurumu en düşük maaşı alan kamu emekçisi açısından ortaya koymaktadır.
Yandaş konfederasyon tarafından yapılan teklif ve hükümet tarafından 14 Ağustos’ta verilen ilk teklif açısından bakıldığında;
Yandaş konfederasyonun 2018 için ilk altı ay için 241 ikinci altı ay için 145 TL olmak üzere kümülatif 400 TL teklif ettiği, hükümetin ise bunun karşılığında aynı dönem için 72 +72 kümülatif 147 TL teklif ettiği görülmektedir.
Mutabakatın sağlandığı 2018 yılı ilk altı ay rakamlarına baktığımızda; Memur Sen’in ilk altı ayda 145 TL’den vazgeçtiğini, buna karşın hükümetin ilk teklifine göre 24 TL artış yaptığı görülmektedir. Yani 2018 yılı ilk altı ayı için %3 olarak sunduğu ilk teklifini %4 olarak değiştirerek günlük 1 TL’nin altında bir artış sağladığı görülmektedir.
Tüm teklifler ve anlaşılan rakamlar arasındaki uçurumu görmenin mümkün olduğu tablonun en özet hali: Yandaş Konfederasyon 21 Ağustos saat 17.30 itibari ile uzak olduğunu söylediği rakamlarda, en düşük maaşı alan kamu emekçisinin maaşında iki yıllık kümülatif 14 TL artış yapılmasına karşılık gelen sözleşmenin altına imza atmış böylece kamu emekçilerinin itildiği sefaletin sorumluluğuna bir kez daha ortak olmuştur.
Kazanımları da Kümülatif Hesaplama Yöntemi İle Sayıyorlar!
Memur-Sen ve bağlı sendikaları ‘kazanımlarını’ bugünlerde web sayfalarından kamuoyu ile paylaşmaktadır. Ancak talepleri ile ‘kazanım’ olarak imza attıkları mutabakat arasındaki uçurumu kapatmanın mümkün olmadığını, ilk dört maddesi standart olan (kapsam, dayanak, yürürlük süresi ve tereddütlerin giderilmesi, taraflar başlıklı maddeleri) toplam 263 maddelik toplu sözleşmeden 258 kazanım çıkmayacağını en iyi yine kendileri biliyor. Bunun için 2015’te yaptıkları gibi Ali Cengiz oyunlarını devreye sokuyorlar.
Bunun için bir önceki toplu sözleşmeden birebir aktarılan maddeler kümülatif hesaplama yolu ile kazanım sayılıyor! Birkaç küçük değişiklik yapılan maddeler, özelikle maddi tutarlar şişirilerek sunuluyor.
Böylece kendi tabirleri ile “akademik hizmet sendikacılığı, göl kenarında nehir düşleyen aksiyoner duruş sendikacılığı, insan merkezli ve çözüm odaklı sendikacılığı noktasında çıtayı, birçokları açısından ulaşılması imkansız bir noktaya” çıkarmış oluyorlar!
SÖZLEŞMENİN’ KAMU GÖREVLİLERİNİN GENELİNE YÖNELİK TOPLAM 50 MADDEDEN OLUŞAN BÖLÜMÜNE İLİŞKİN DEĞERLENDİRMEMİZ…
Toplu Sözleşmede Gerçek Durum Ne?
258 Kazanım Elde Edildi De Kamu Emekçilerinin, Emeklilerin Haberi Mi Olmadı?
Kamu Görevlilerinin Geneline Yönelik Toplam 50 Maddeden Oluşan Bölümde Durum Ne?
En genel hali ile özetleyecek olursak;
2018-2019 Yıllarını Kapsayan 4. Dönem Toplu Sözleşmenin Kamu Görevlilerinin Geneline Yönelik Bölümü toplam 50 maddeden oluşmaktadır.
Söz konusu 50 Maddenin;
- Toplam 14 maddesi yeni maddedir. Ancak yeni olan bu maddelerin hemen ‘kazanım’ hanesine yazılması doğru değildir. Çünkü detaylarını aşağıda paylaştığımız bu maddelerin önemli bir bölümü bir toplu sözleşmede olması gereken netlik ve bağlayıcılıktan uzaktır.
- Toplam 6 maddesi bir önceki toplu sözleşmede yer alan revize edilerek- güncellenerek yeni sözleşmeye eklenmiştir. Ancak yine aşağıda detaylı olarak paylaştığımız bu düzenlemeler hem mali açıdan kamu emekçilerinin yaşadığı sorunlara derman olmaktan çok uzak hem de yararlanılması detaylı şartlara bağlanmış düzenlemelerdir.
- Toplu sözleşmenin genel hükümler başlığı altında yer alan; ‘kapsam, dayanak, yürürlük süresi ve tereddütlerin giderilmesi, taraflar başlıklı standart ilk dört maddesi dahil toplam 29 maddesi 2016-2017 yıllarını kapsayan 3. Dönem toplu sözleşme ile aynıdır.
- Geçtiğimiz toplu sözleşmede “bazı konularda çalışma yapılması” başlığı altında yer alan ve 2016/1 sayılı Başbakanlık Genelgesi ile düzenlenen “cuma günü öğle tatili” maddesi yeni toplu sözleşmede 35. Maddede “Cuma namazı” başlığı ile düzenlenmiştir.
Ancak aradan geçen iki yıl içerisinde hiçbir somut adım atılmayan aşağıdaki 3 temel maddede düzenlenen 4 başlık yeni toplu sözleşmeye dahil edilmemiştir. Söz konusu dört başlık aşağıda sıralanmıştır.
- Memur veya sözleşmeli personel eliyle yürütülmesi gereken işlerde sürekli işçi kadrosunda çalışmakta olanların KİT’lerde sözleşmeli personel pozisyonlarına, diğer idarelerde ise memur kadrolarına geçirilmesi (Bir önceki toplu sözleşme 36. Madde 1 fıkra)
- 657 sayılı Kanunun 4’üncü maddesinin (C) fıkrası kapsamında tam zamanlı çalışan geçici personelin sözleşmeli personel pozisyonlarına geçirilmesi (Bir önceki toplu sözleşme 36. Madde 2. Fıkra)
- Refakat izninin kullanılmasına yönelik sorunların giderilmesi, kadro dereceleri, sivil memurların hukuki durumları ile işçilikte geçen sürelere ilişkin konularda çalışma yapılması (Bir önceki toplu sözleşme 37. Madde)
- Fiili Hizmet Süresi Zammı (Bir önceki toplu sözleşme 38. Madde)
TOPLU SÖZLEŞMENİN KAMU GÖREVLİLERİNİN GENELİNE YÖNELİK
BÖLÜMÜNE DAHA DETAYLI BAKIŞ….
- Çoğu Bağlayıcı Olmayan-Tavsiye Niteliğinde Ucu Açık: Toplam 14 Yeni Düzenleme: Kamu görevlilerinin geneline yönelik toplam 50 madde içerisinde yeni olan toplam 14 madde vardır.
Bu 14 madde aşağıda sıralanmıştır.
- Hac izni (Madde 36)
- Hizmet tahsisli konutlar (Madde 38)
- Aile yardımı ödeneğinden geriye dönük yararlanma (Madde 39)
- Fazla çalışma ücreti ödemeleri (Madde 40)
- Kreş Hizmeti (Madde 41)
- Tabiplere ek ödeme (Madde 42)
- Engelli çocuk aile yardımı (Madde 43)
- Memuriyet mahalli (Madde 44)
- Avukatlara yol tazminatı verilmesi (Madde 45)
- Misafirhanelerden yararlanma (Madde 46)
- Sözleşmeli personel ücretlerinde esas alınan hizmet süresi (Madde 47)
- Biyologlara ek özel hizmet tazminatı (Madde 48)
- Helal gıda (Madde 49)
- Engelli kamu görevlilerine yönelik düzenlemeler (Madde 50)
14 “YENİ “MADDE 14 KAZANIM MI DEMEK?
- Engelli kamu görevlilerine yönelik düzenlemeler başlıklı 50. Madde ile engelli kamu görevlilerine mesleki uyum eğitimleri düzenlenmesi, fiziki çalışma koşullarının iyileştirilmesi, memuriyet mahalli dışında görevlendirilmesi durumunda refakatçi verilmesi, kamu konutlarından yararlanmada pozitif ayrımcılık sağlanması düzenlenmiştir.
Ancak söz konusu madde “…gerekli tedbirlerin alınması hususunda ihtimam gösterilir” denilerek tamamlanmaktadır. Böylece maddedeki tüm düzenlemeler tavsiye niteliğine dönüştürülmektedir. Herhangi bir sorumluluk ya da yaptırımın söz konusu olmadığı söz konusu düzenleme net ve bağlayıcı değildir. Bu yönü ile daha çok tavsiye niteliğindedir.
- Kreş Hizmeti başlıklı 41. Madde de “Kamu kurum ve kuruluşları, imkanları çerçevesinde personeline kreş hizmeti sunma, kalitesini ve kapasitesini artırma konusunda ihtimam gösterir” denilmektedir.
Maddede koyulaştırdığımız ifadeler bu düzenlemenin de sadece bir tavsiye niteliğinde olduğunu ispatlamaktadır. Yüz binlerce kamu emekçisinin temel sorunları arasında yer alan kreş sorunu “imkanları çerçevesinde”,” ihtimam gösterilir “denilerek geçiştirilmiştir.
- Misafirhanelerden yararlanma başlıklı 46. Madde’ deki düzenlemede yer alan “imkanlar nispetinde” ve “imkanlar dahilinde” ifadeleri ile misafirhanelerden yararlanma kamu kurumu yönetiminin inisiyatifine bırakılmıştır.
Bu hali ile kamu emekçisi ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler gerekli şartları taşıdıklarını belgelese dahi “imkanlarımız müsait değil” denilerek misafirhaneden yararlanmalarının engellenmesi de ihtimal dahilindedir!
- Yeni maddelerden “Tabiplere ek ödeme” başlıklı 42. Madde tüm tabipleri, yine “Avukatlara yol tazminatı verilmesi başlıklı 45. Madde tüm avukatları değil, belli şartlara haiz olanları, “Biyologlara ek özel hizmet tazminatı” başlıklı 48. madde ise açık çalışma mahallerindeki çevresel etki değerlendirmesi çalışmalarına katılan biyologları kapsamaktadır.
Buna göre “Tabiplere ek ödeme” başlıklı 42. Madde ile “375 sayılı KHK’nın ek 9. maddesinin 3. fıkrasında sayılanlar dışındaki Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfına dahil olan tabip ve diş tabiplerinin ek ödeme oranlarına 12 puan ilave edilmektedir. Bu ilave ek puanın mevcut katsayıya göre brüt karşılığı takriben brüt 115 TL’dir.
- Engelli çocuk aile yardımı başlıklı 43. Madde ile “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre en az %40 engelli olan çocuklar için %50 artırımlı olarak” ödenmesi düzenlenmiştir.
Hem toplu sözleşmeye göre 2018 Ocak ayından itibaren verilecek çocuk aile yardımı tutarlarının zaten çok düşük olması (6 yaş üstü çocuklar için 28 TL, 6 yaş altı çocuklar için 56 TL) hem de bu tutarların %50 artırımlı olarak ödenmesinin çocuğun en az %40 engelli olma şartına bağlanmasını önemli bir “kazanım” gibi sunulmasını kamuoyunun takdirine bırakıyoruz.
- Fazla çalışma ücreti ödemeleri başlıklı 40. Maddede; “Bu Toplu Sözleşmenin geneline ve hizmet kollarına ilişkin bölümlerinde yer alan hükümler uyarınca fazla çalışma ücreti ödenenlere, diğer mevzuatta öngörülen fazla çalışma ücreti ödenmesine ilişkin hükümler uygulanmaz” denilmektedir.
Dolayısıyla madde ile herhangi bir hak ya da kazanım olmadığı gibi toplu sözleşme hükümleri ile fazla çalışma ücreti ödemesi düzenlen kamu emekçilerine diğer mevzuatla bir çeşit mükerrer ödeme yapılmasını engellemeye yönelik bir düzenlemeden ibarettir.
Kamu emekçilerine normal çalışma saatleri dışında yaptıkları her saat çalışma karşılığında 1,83 TL ödenmektedir. (2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun “K” cetvelinde belirlenen tutar) Bazı hizmet kolları sözleşmeleri ile sınırlı sayıdaki kamu emekçisinin bir önceki toplu sözleşmede 2-3 kat olan fazla çalışma ücretleri 3-4 kat olarak revize edilmiştir. Ancak temel alınan fazla çalışma ücretin saat başına 1,83 TL olduğu koşullarda bu artışlar bir anlam ifade etmemektedir.
- “Memuriyet mahalli” başlıklı 44. Madde; Maliye Bakanlığınca konuyla ilgili olarak yeni bir tebliğ yayımlanıncaya kadar ‘memuriyet mahalli’ tanımında 6245 sayılı Harcırah Kanunu’ndaki tanımın esas alınmasına yönelik bir düzenlemedir. Ancak düzenleme bir kazanım değildir. Çünkü Harcırah Kanunu’nda ‘memuriyet mahalli’ tanımında 2014 yılından yapılan ekleme ve değişikliklerin sonucu olarak harcırahlarda kayıplar yaşanmaktadır. Söz konusu kayıplar toplu sözleşme maddesi ile tescil edilmektedir.
Memur ve hizmetliye harcırah ödenmesinde genel kural görevlendirilen yerin memuriyet mahalli dışında olmasıdır. Memuriyet mahalli dahilinde harcırah ödenmesi ise istisnadır. “Memuriyet mahalli” tanımlamasında 06.12.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6360 sayılı “On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunundaki düzenlemelerle “uyum sağlanması” gerekçesi ile değişiklik yapılmıştır.
Harcırah Kanunu’nda 2014 yılı Eylül ayında yapılan değişiklik sonucu memuriyet mahalli tanımı alabildiğine genişletilmiş dolayısıyla memuriyet mahalli dışında kalan yerler daraltılmıştır. Buna bağlı olarak memurlara ve hizmetlilere harcırah ödenmesi koşulları da daraltılmıştır.
Sonuç olarak toplu sözleşmede ‘kazanım’ gibi sunulan düzenleme ile aslında memuriyet mahalli tanımının-kapsamının genişletilmesinin sonucu olarak harcırah konusunda yaşanan mağduriyet sürdürülmektedir.
- “REVİZE EDİLEN–GÜNCELLENEN” MADDELER: YANDAŞ KONFEDARASYON İYİLEŞTİRMELERİ ABARTIYOR!
- dönem toplu sözleşmede yer alan aşağıdaki altı madde 4. Dönem toplu sözleşmede revize edilmiş, güncellenmiştir.
- Avukatlık vekalet ücreti (Madde 22)
- Geçici personele ek ödeme (Madde 24)
- KİT’lerde görev yapan müdürlerin özel hizmet tazminatı (Madde 29)
- KİT’lerde görev yapan bazı personelin ek ödemesi (Madde 31)
- Şeflerin özel hizmet tazminatı (Madde 32)
- Sözleşmeli personel olarak istihdam edilen teknik personele ilave ücret (Madde 34)
Söz konusu düzenlemeler toplu sözleşmenin tarafları olan hükumet ve yandaş konfederasyon yönetimi hatta kimi ‘memur’ internet sayfaları tarafından ‘ciddi iyileştirmeler’ olarak sunulmaktadır. Oysa maddelerin detayına inildiğinde yapılan iyileştirmelerin içinde bulunduğumuz ekonomik gerçekliğin çok uzağında kısmi nitelikli olduğu görülecektir.
Örneğin;
- Sözleşmenin” şeflerin özel hizmet tazminatı” başlıklı 32. Maddesi bir önceki sözleşmenin 33. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre şeflerin özel hizmet tazminatlarına geçtiğimiz toplu sözleşmede ilave edilen 7 puana 3 puan daha ilave edilerek 10 puana çıkarılmıştır.
Bu ilave 3 puan şef kadrolarında görev yapanların maaşlarında takriben brüt 30 TL artışa denk gelmektedir. Buna rağmen yandaş konfederasyon başta şef kadrolarında görev yapmakta olan kamu emekçileri olmak üzere kamuoyunu yanıltmakta, sanki yeni bir ek 10 puan veriliyormuş gibi, şeflerin maaşlarında bu puan artışından kaynaklı 101 TL artış olacağını iddia etmektedir.
- Aynı durum “KİT’lerde görev yapan müdürlerin özel hizmet tazminatı başlıklı 29. Madde için de geçerlidir.
Madde ile KİT’lerde görev yapan müdürlerinin özel hizmet tazminatlarına geçtiğimiz toplu sözleşmede ilave edilen 10 puana 10 puan daha ilave edilerek 20 puana çıkarılmıştır.
Bu ilave 10 puan KİT’lerde başmüdür, kombina, fabrika, müessese ve işletme müdürü olarak görev yapanların maaşlarında takriben 95 TL artışa denk gelmektedir. Ancak kümülatif hesap yapmakta ustalaşan yandaş konfederasyon bunu 20 puan artış olarak yorumlamak suretiyle söz konusu kamu emekçilerinin maaşlarında 202 TL ilave artış olacağını iddia etmektedir.
- Bir önceki sözleşmede “KİT’lerde görev yapan mühendis, mimar ve veteriner hekimlerin ek ödemesi “başlıklı 32. Madde yeni sözleşmede “KİT’lerde görev yapan bazı personelin ek ödemesi” olarak değiştirilmiştir.
KİT’lerde 399 sayılı KHK kapsamında görev yapan teknik şef, atölye şefi, teknik amir, teknik uzman ve şehir plancısı pozisyonlarında bulunan sözleşmeli personel de kapsama alınmıştır. Madde kapsamındaki kamu emekçilerin ek ödemlerine 12 puan ilave edilmiştir.
Bu ilave puan bir önceki toplu sözleşme maddesi ile zaten kapsamda olan mühendis, mimar ve veteriner hekimlerin mevcut ek ödemesine tekrar 12 puan ilave edilmesi anlamına gelmemektedir.
Bu ilave 10 puan KİT’lerde başmüdür, kombina, fabrika, müessese ve işletme müdürü olarak görev yapanların maaşlarında takriben 95 TL artışa denk gelmektedir.
Madde kapsamına yeni alınanlar için ise bu ise ek ödemelerine ilave edilen 12 puan maaşlarında brüt 118 TL bir artışa denk gelmektedir.
- Geçici personele ek ödeme başlıklı 24.Madde ile geçtiğimiz dönem 1.800 ek gösterge rakamı üzerinden verilen ek ödeme 2.400‘e çıkarılan ek gösterge rakamı verilecektir. Böylece mevcut durumda brüt 185 TL olan ek ödeme tutarı Ocak 2018‘den itibaren brüt 246 TL’ye çıkacaktır.
Bilindiği üzere 657 sayılı yasanının 4. Maddesinin C fıkrası uyarınca çalıştırılan geçici personel (4/C) uzun süre ek ödeme hakkından yararlanamamıştır. Bunun üzerine yargıya başvuran geçici personel açtıkları davaları kazanmıştır. Böylece döner sermayeden ek ödeme veya 375 sayılı KHK’ya göre ek ödeme alma hakkına da kavuşmuştur. Mahkemelerden geçici personel lehine çıkan bu kararlara istinaden kamu kurumları söz konusu personele mevzuatta belirlenen en düşük tutar olan aylık yaklaşık 550 TL tutarında ek ödeme vermeye başlamıştır.
Ancak 3. Dönem toplu sözleşme ile bu tutar 2016 yılı ocak ayı itibariyle 150 TL ile sınırlanmıştır. Ayrıca 3. Dönem toplu sözleşmede yer alan hükümde “Bunlara kurumlarınca döner sermaye dahil başka bir kaynaktan ek ödeme ve benzeri adla herhangi bir ödeme yapılmaz” denilerek geçici personelin ek ödeme için yargıya başvurması, geçmişe yönelik ek ödeme talebinde bulunması zımnen kapatılmıştır.
Aynı düzenleme ne yazık ki yeni toplu sözleşmede de korunmuştur. Bu durumda 2016 yılına kadar yargı kararları ile 550 TL ek ödeme almaya hak kazanan geçici personele yeni toplu sözleşmeyle 2018 Ocak ayı itibari ile brüt 246 TL verilecektir.
ÖTE YANDAN
- Toplu sözleşmeye göre mevcut durumda 77 TL olan toplu sözleşme ikramiyesinin 2018-2019 döneminde 3 ayda bir ödenecek tutarlarını gösteren tablo aşağıdadır.
Toplu sözleşmeye göre, 2018-2019 dönemi aile yardımı tutarları aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.
Sonuç Olarak…
Toplu sözleşme adı altında AKP iktidarı ve yandaş konfederasyon yönetimi arasında, kamu emekçilerine karşı, varılan bu mutabakat “kazanım nedir?” sorusunu yeniden sorgulatmaktadır.
- Geçmiş toplu sözleşmelerde hüküm altına alınan, hatta Resmî Gazetede yayımlanmasına rağmen bir kısmı hala uygulanmayan düzenlemelerin yeni toplu sözleşmede birebir tekrar edilmesi kazanım mıdır?
- Bir toplu sözleşme taraflar açısından bağlayıcı- net hükümler içerir. Bu nedenle ucu açık, net olmayan, yerine getirilmesi taraflardan birisinin isteğine hatta keyfiliğine bırakılan düzenlemeye toplu sözleşme hükmü değil, tavsiye kararı veya iyi niyet anlaşması denir. Buna rağmen aşağıda detaylı bir şekilde paylaşacağımız; ‘imkanlar nispetinde’, ‘imkanlar dahilinde’ ‘gerekli tedbirlerin alınması hususunda ihtimam gösterilir’ denilen tavsiye niteliğindeki düzenlemeler kazanım hanesine yazılabilir mi?
- 2012 yılında 4688 sayılı yasada değişiklikler yapılırken KESK olarak tüm itirazlarımıza rağmen bir haftalık Hakem Kurulu süreci hariç üç haftaya sıkıştırılan, üstelik Kamun İşvereni olan hükumetin teklifini son haftada açıkladığı toplu sözleşme masasında çözülmeyen konuların “zaman darlığı” gerekçe gösterilerek “çalışma yapılmasına karar verilen konular” denilerek toplu sözleşme hükmü gibi sunulması, bunlardan bir önceki toplu sözleşmeden kalanların aradan geçen iki yıla rağmen sadece bir kaçını çözülmesine, bir kaçının ise kısmi olarak çözülmesine rağmen çoğunun adeta çürümeye terk edilmesi kazanım mıdır?
- Geçmiş toplu sözleşmede hüküm altına alınan düzenlemelerden günün ekonomik gerçeklerinin, enflasyonun altında kalanlarda yapılan kısmi iyileştirmeleri şişirerek abartılı göstermek kazanım mıdır?
- Yıllardır kadro bekleyen, aynı işyerinde beraber çalıştıkları kamu emekçilerinin yararlandığı ek ödemelerden uzun süre mahrum bırakılan, yargıya başvurarak aynı işi yaptıkları diğer kamu emekçileri ile aynı tutarda (450 -550 TL) ek ödeme alma hakkı kazanan, yargı kararları konuya ilişkin açılan davalara emsal teşkil eder noktaya gelmişken 3. Dönem toplu sözleşme ile alacakları ek ödeme net 150 TL ile sınırlanan geçici personele 2018 Ocak ayı itibari ile brüt 246,49 TL ( net 190 TL) verilmesi kazanım mıdır?
- 6360 sayılı “On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunundaki düzenlemelerle “uyum sağlanması” gerekçesi ile 6245 sayılı Harcırah Kanununda tanımı değiştirilen “memuriyet mahalli” tanımı ile kamu emekçilerinin harcırah alma koşulları alabildiğine daraltılmasına rağmen harcırah ödemelerinde yine de bu tanımın esas alınması kazanım mıdır?
En önemlisi tüm kamu emekçilerinin ve kamu emekçisi emeklilerinin
- Geçmiş dönemlerde yaşanan kayıpların telafi edilmesi sorununu çözmeyen,
- Geçici personel (4/C), sözleşmeli personel (4/B) ve kamuda asli-sürekli işleri yapan taşeron firma çalışanları başta olmak üzere güvencesiz çalışanların kadroya alınması talebini karşılamayan,
- Tüm kamu emekçilerinin maaşlarını eriten, hedeflenen enflasyona göre verilen maaş artışlarını yılın ilk yarısına girmeden hatta alınan gelir vergisine tabi maaş tutarına bağlı olarak daha yılın üçüncü ayında sıfırlayan adaletsiz gelir vergisi dilimleri sorununa ilişkin tek bir cümle edilmeyen,
- Ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması sorununu çözmeyen,
- Fiili hizmet tazminatı sorununu sürekli erteleyen
- Ek gösterge adaletsizliğini gidermek için hiçbir adım atılmayan, ek gösterge verilmeyen Yardımcı Hizmetiler sınıfında görev yapmakta olan 111 bin kamu emekçisinin bu temel talebine kulakların yine tıkandığı,
BİR TOPLU SÖZLEŞMEDE KAZANIMDAN SÖZ EDİLEBİLİR Mİ?
Üstelik BARIŞA İMZA ATANLARIN ihraç edilerek, açığa alınarak CEZALANDIRILDIĞI, buna karşın SATIŞA İMZA ATANLARIN adeta ÖDÜLLENDİRİLDİĞİ,
Demokrasinin, Adaletin ayaklar altına alındığı koşullarda emeğin hakkı olur mu?
Emeğin saflarında Truva Atı rolü oynamak üzere görevlendirilenlerden emeğin-emekçilerin hakkını koruması beklenir mi?
Dosyanın Geniş Hali İçin TIKLAYINIZ