KESK’li kadın sendikacılar 8 Mart öncesi tutuklandılar. 4 Ekim 2012 günü ise, 9 tutuklu kadından 6’sı serbest bırakıldı.
8 ay tutuklu kalan KESK Kadın Sekreteri Canan Çalağan’ın deyimiyle “KESK Mahkeme koridorlarında uğraştırılırken, dışarıda hem kadına yönelik şiddet, hem ekonomik saldırılar, hem de çalışma yaşamına yönelik baskılar devam etti”.
8 aylık tutukluluğun ardından, (babası da cezaevinde olan oğluna) sarılan Çalağan, 8 aydır annesi ve babası hayatından aniden yok olan oğlunun, ne kadar yara aldığını anlamaya çalışıyor.
Cezaevinde yaşadıklarını, bundan sonra mücadeleyi nasıl sürdüreceklerini gazetemize anlatan Çalağan ile yaptığımız söyleşi, içeride kalan 3 kadın sendikacının hala cezaevinde oluşu ile başladı.
Çalağan, "Yıllardır beraber yol yürüdüğümüz, yıllardır aynı çalışmaları yürüttüğümüz arkadaşlarımızı orada bırakıp çıkmak bizim için çok zordu" dedi. Dışarı çıktıktan sonra sorumlukları olduğunu fark ettiğini dile getiren Çalağan şunları anlattı: "O üç arkadaşımız, içerideki tüm KESK’liler, barış ve özgürlük mücadelesi veren tüm tutsakların aramızda olması için onların da bizimle birlikte özgürleşmesi, mücadeleye katılması için sorumluluklarımızın olduğunu fark ettik. Artık bu duygusallıktan sıyrılıp, bir an evvel mücadeleye katılmamız gerektiği bir dönemde olduğumuzun bilincindeyiz " dedi.
"Cezaevinde Kırktan Fazla Bebek Var!"
Cezaevinin zor bir yer olduğunu belirten Çalağan, "Dışarıda çok farkında olmadığımız tahakkümü cezaevinde çok daha çıplak bir şekilde hissediyoruz. Kadın olmak cezaevinde de dışarıdaki gibi zor. Cezaevleri kadınlar için yapılan mekanlar değil. Bizimle birlikte değillerdi ama 40 civarında küçük bebek var. Anneleri ile birlikte kalıyorlar ama ne anneleri için ne de çocuklar için cezaevi yaşanılabilir bir ortam değil" dedi.
Cezaevinde yaşanan her türlü olumsuzluktan çocukların da ciddi derecede etkilendiğini belirten Çalağan şunları söyledi: "F tipleri şu anda kendi kurgusunu bozmuş durumda, çünkü Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde yoğunluktan kaynaklı 3 kişilik odalar 4 kişilik oldu. Birçok arkadaş mutfakta yatmak zorunda kalıyor. Cezaevi tam olarak dolu şu anda ve sayının giderek artacağına dair bilgi var"
“5 Ay Suçumuzu Bilmeden Yattık”
Cezaevinde 70 yaşında bir annenin de, 18 yaşında çocukların da olduğunu belirten Çalağan, "Hepsi de tutuklu ve legal alanda çalışma yürütüyor. Uzun süre tutukluluk durumu zorlaştırıyor ve çok yoğun sürgünler yaşanıyor" dedi.
Birçok insanın neyle suçlandığını bilmeden yattığına dikkat çeken Çalağan, "Biz 8 ayın 5 ayında hakkımızdaki iddiaları, neyle suçlandığımızı bilmeden yattık. Aynı şey oradaki birçok insan için de geçerli" dedi.
“Onurlu Bir Gelecek Bırakacağız”
Bir anne olarak yaşadıklarını ve çocukların durumunu sorduğumuz Çalağan, KESK’in sloganını hatırlatarak, "Biz çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakacağız" dedi.
Kendilerini sadece annelik kimliği ile tanımlamadıklarını belirten Çalağan, "Bugüne kadar kendimizi sadece kadın kimliğimizle tanımlamadık. Biz kendimizi barış mücadelesi yürüten, emek mücadelesi yürüten kadınlar olarak tanımladık ama tüm bunların annelikle yakından bir bağı var" dedi.
Çocuklarına olabildiğince insan sevgisi öğretmeye çalıştığını dile getiren Çalağan, "Biz kinden, nefretten uzak tutmaya çalıştık çocuklarımızı. Ama bu süreç de öfke belirtilerinin yoğun olduğu, nefret söylemlerinin ortaya çıktığı bir süreç oldu" dedi.
Hiçbir çocuğun sabah uykusundan polis baskını ile uyanmayı hak etmediğine dikkat çeken Çalağan, "Gözlerinin önünde annesinin kelepçelenip götürülmesi her çocuk için ciddi bir travmadır" dedi.
Çalağan, "Hiçbir çocuk annesinin suçlu olduğuna inandırılamaz. Onun annesi çünkü ve bu yüzden sorumlu gördüğü herkese karşı çocuklarda öfke ve nefret birikmeye başladı. Tedirginler tabii. Tekrar aynı şeyi yaşamaktan korkuyorlar. Benim oğlum bunu iki kez yaşadı. Önce ben sonra babası gitti ve bu yüzden kapı sesine ciddi şekilde tepki veriyor. Hayatta güvenecekleri iki insanın yok olabilecekleri travmasını yaşadılar" diye konuştu.
“Tutuklu Bir Anne Olmak Çok Zor”
SES Kadın Sekreteri Bedriye Yorgun’un küçük oğlu Serhat ile Çalağan’ın oğlu Ruhat yaşıtlar. İkisinin birlikte oyun oynadıklarını anlatan Çalağan, "Şimdi Ruhat’ın annesi dışanda. Serhat’ın annesi ise hala içeride ve Serhat çok güçlü olmaya çalışarak annesine destek veriyor" diye anlattı duygularını.
Çocukların 8 ayda, birden bire büyüdüklerini belirten Çalağan, "Artık onlar, bıraktığımız çocuklar değil. Bizim onlara güç vermemiz gereken yerde onların bize güç verdiğini görüyoruz" dedi.
Kendi oğlunun dışarıda olduğunu belirten Çalağan, "Ama bir de Serhat var ki, o görüş kabininden annesini güçlü tutmaya çalışıyor. 13 yaşında bir çocuk için bu büyük bir sorumluluk. Çocuklu tutsak olmak zor bir şey geçekten. Çocuklar için de zor" dedi.
Kaynak: Evrensel Gazetesi/Röp: Hilal Yağız