Birkaç gün sonra yapılacak genel seçimlere gerginliğin had safhaya çıktığı, seçim güvenliğinin AKP tehdidi altında olduğu, propaganda çalışmalarının engellendiği ve yoğun gözaltılar yaşandığı bir ortamda giriyoruz.
Söylemlerinin aksine milliyetçi muhafazakâr çizgideki AKP, adeta tüm Türkiye’yi ve devleti AKP’lileştirme çalışması yürütüyor. Hiçbir dönemde olmadığı kadar din siyasete alet edilerek seçimlerde oy getirme aracı haline getiriliyor. Toplum kutuplaştırılarak keskin ayrışmalar yaratılmak isteniyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın her konuşması tehdit ve hakaret içeriyor. Kürsüden yapılan konuşmalarda hedef gösterilenler aradan birkaç saat geçmeden polisin saldırısına maruz kalıyor.
Daha önce de belirttik ve tedbir alınmasını istedik. Ancak gelişmeler de göstermektedir ki, tedbir almak bir yana kaygılarımızı artıran uygulamalara tanık oluyoruz.
Kaygı duymamıza yol açan nedenlerden biri de Van ilinde seçim sandıklarında görev alacak memurların başvurularında yaşananlardır. Burada sandıklarda görev almak için sendikamız üyelerinden başvuranların çok azının, yandaş sendika üyelerinin ise büyük çoğunluğunun sandık başkanlığı için görevlendirildiklerini tespit etmiş ve kamuoyu ile paylaşmıştık. Sandıkta görev almak isteyen birçok üyemiz seçim kuruluna başvurduklarında Milli Eğitim Müdürlüğünden gelen listede adlarının bulunmadığı gerekçesiyle görevlendirmedikleri cevabını almışlardır. Aynı üyelerimiz Milli Eğitim Müdürlüğüne başvurduklarında da Milli Eğitim Müdürlüğünün seçim kuruluna gönderdiği listede isimlerinin bulunduğunu yetkililer belirtmişlerdir. Bu durumlar bölge illerinde yoğunlukla yaşanmıştır.
Bingöl’ün Genç ilçesinde kırk öğretmenden sadece beş’inin başvurusu kabul edilirken ilçenin köylerinde sandık başkanlarına yardımcı olmak gerekçesiyle imamlar görevlendirilmiştir.
Yine Diyarbakır’da sandık kurulu başkanlarının görevlendirilmelerinde yandaş sendika üyeleri büyük çoğunluğu oluşturmaktadır. Çınar ilçesinde sandık kurulu başkan listelerinin iki defa değiştirildiği söylentileri vardır. Silvan ilçesinde ise AKP’nin imamlarının sandık başlarında görevlendirilmesi ayrı bir ihlaldir. Diyarbakır Yaşar Eğitim Vakfı İlköğretim Okulunda çalışan öğretmenlerden sandık kuruluna görevlendirilenlerin yirmialtısı Eğitim Bir Sen üyesi, sadece ikisi Eğitim Sen üyesidir.
En vahim ihlal örneği yine Van’da yaşanmıştır. 06/06/2011 tarihinde VATSO’da sandık başkanlarını bilgilendirme toplantısı yapılmış bu toplantıda bilgi veren yetkili aynen şunları söylemiştir. “Bazı bilmem ne senlerin (Eğitim Sen kastedilerek) dediği gibi başkanların tespitinde ayrım yapmadık". Ancak biz güvendiğimiz insanlarla çalışmak istiyoruz. Devlet siz değerli başkanları uygun gördü. Bize korkak görevliler lazım değil. Yürekli insanlar lazım. Referandumda bazı sandıklar boş çıktı. Demek ki sandık kurulu başkan ve üyeleri de oy kullanmamışlardır.”
Yine yasal olmamasına rağmen Sayın Başbakan’ın “Sandık güvenliğini güvenlik güçlerimiz koruyacak. Polisimiz gerekirse sandık başında durarak sandık güvenliğini sağlar” söyleminin pratikte nasıl bir tehdit oluşturacağı bilinmektedir.
Seçim bürolarına ve seçim sonuçlarını belirleyecek bir sayıya ulaşan gençlere yönelik gözaltılar ve faşist saldırılar da nasıl bir ortamda seçimlere gittiğimizin göstergesidir. Adayların seçmenlerle ve seçmenlerin adaylarla buluşması engellenmek istenmektedir.
Tablo Hükümetin niyeti ve hevesini açıkça ortaya koymaktadır. Ancak şunu belirtmek isteriz ki, AKP’nin hevesi kursağında kalacaktır. Çünkü halklarımızın ve demokratik kurumların gözleri AKP’nin ve yandaşlarının üzerindedir. Çabalar beyhudedir ve yol yakınken bu gidişattan vazgeçilmelidir. İzlenim ve tecrübelerimizden de bilmekteyiz ki, bölge insanı Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollarla çözümüne hizmet edeceğini düşündüğü oyunun akıbetini takip edecektir. Biz de oluşturduğumuz Seçim İzleme Merkezi ile gelişmeleri mercek altına alacağız.
Şimdi soruyoruz!
• Tüm bunlar hak ihlali değil de nedir?
• Seçim kurulu yetkilisinin yürekli insan kriteri nedir? AKP’li olmak mı?
• Devletin uygun gördüğü insanlar neden çoğunlukla yandaş sendika üyeleri ve imamlar arasından seçilmiştir? Bu ayrımcılık değil midir?
• Vatandaşın Anayasa Referandumundaki boykot tercihi bu görevliyi neden bu kadar ileri derecede etkilemiştir? Bu şahıs devletin değil de AKP’nin mi memurudur?
Bu vesileyle bir kez daha Hükümete ve Sayın Başbakan’a sesleniyoruz; her iki dünyada da hesap vermek ve vebal altına girmek istemiyorsanız anti demokratik tutumlardan vazgeçin! Zaten eşit koşullarda gerçekleşmeyen seçim sürecini daha fazla zorlamayın…
Kasım BİRTEK KESK Genel Sekreteri KESK Merkezi Seçim İzleme Komisyonu Başkanı